Pazartesi, Ocak 23, 2006

ÇOK MUTLUYUM ÇOK!!!

Neden mi diye merak ediyorsunuz.Çünkü aylardır göremediğim oğlum, annem ve babam geldi.Bu yüzden diyete olmasa bile bloğumdaki yazılara bir süre ara vermek zorunda kalabilirim. Oğlumla ilgilenmek istiyorum çünkü.Yine de onların izin verdiği ölçüde yazmaya çalışacağım.Diyet nasıl gidiyor diye merak ediyorsanız söyliyeyim.Eh işte!Bir gün hiçbir şey yemiyorum, bir gün sonra tatlı krizleri geçirip buzdolabına saldırabiliyorum.Ama 14 Şubata kadar zayıflamaya karalıyım.Sizler de buradan tanık olacaksınız inşallah.Şimdilik bu kadar.Oğlum çağırıyor, gitmeliyim...

Cumartesi, Ocak 21, 2006

DALİ'CİĞİM BENİ SOBELEMİŞ!!!!

Nerden başlasam bilmem ki?
Ben yemek yerine abur cubur yemeyi tercih edenlerdenim.En çok dayanamadığımda dondurma-tabii o abur cubur sayılırsa-.Üniversite yıllarımdan beri yaz girip iyice çıkana kadar buzdolabımdan dondurma eksik olmaz.Öyle Cart'e Dor filan gibi şeyleri sevsem de külahta dondurma yemeden pek dondurma yediğimi anlamam.Bu aralar light dondurma yiyorum o da pek dondurmaya benzemiyor.
Ben tatlıya düşkün bir insanım.Doğal olarak da yediğim abur cuburlar tatlı ağırlıklı.Tatlı dediysem öyle şerbetli tatlılar değil.Ben daha çok sütlü ve tercihen çikolatalı tatlılara bayılırım.Bu aralar favorim light kazandibi.Bolulu Hasan usta'nın ki çok güzel oluyor.Sahlep içmeye de bayılırım.Ama illa da çikolata.Neyse onun da lightı çıktı da rahatladım.Light metro yiyorum sanki onun hiç kalorisi yokmuş gibi fazla da vicdan azabı duymuyorum:-)Kızıma nesquik(kahvaltılık gevrek olanı) hazırlarken bazan dayanamayıp önce bir avuç, sonra birkaç avuç daha ağzıma attığım oluyor.Kendim için Nesfit aldım ama onun üzerinde tavsiye edilen miktar sadece 40 gr.Önce 40 gr.ı yiyorum.Sonra bir 40 gr. daha.Bazen ölçmeden bir avuç da gizlice ağzıma atıyorum.Gizlice yenilen şeylerin kalorisi sayılmazmış ya:-)
Kızıma şokellalı ekmek sürerken önceleri sadece koklamakla yetiniyorken bazan dayanamayıp kaşık kaşık ağzıma attığım da oluyor.Hele fıstık ezmesi oldu mu bir kaşık beni asla kesmiyor.Dyanamdığım tatlılar arasında vişneli cheesecake ve profitorol da var.Ama onları 40 yılda bir yiyorum.ah franbuazlı pastayı unuttum.Ankara'dayken sık sık arkadaşlarla gidip yerdik.Üstelik o zamanlar 1 gr. bile almıyordum ne hikmetse.En önemli abur cuburum ise kocaman bir bardak diet kolayla kocaman bir kase patlamış mısır.Eğer biraz moralim bozuksa bunları yemem kaçınılmaz oluyor.son zamanlarda aldığım kiloların birçoğunu da bu mısıra borçluyum zaten.Önceleri mikrodalgada yağsızolarak yapıyordum.o da kiloma fazla etki yapğmıyordu.sonra bir gün ablam bana yağda mısır yaptı ve o günden sonra hep öyle yapmaya başladım.Benimki yağsız tuzsuz birşey di çünkü.eğer evde varsa mısır cipsine de asla hayır diyemem.Çok seviyorum.Üstelik belki garip gelecek size ve nasıl olur diyeceksiniz ama okuldayken bir arkadaşımla birlikte-ondan görerek-mısır cipslerini sarelleye batırarak yerdik.Ve çok da lezzetli bulurduk.Çalıştığım yıllarda ise çay saatlerimizde bir paket peti bör bisküvi çayımızın en iyi arkadaşıydı. İrmik helvasından bhsetmeyi unutmuşum.O da favorilerim arasındadır.Bir ara arkadaşlarla her cuma birimizin evinde toplanarak irmik helvası pişiriyor ve çayla birlikte yiyorduk.Ben biraz da yeni tarifler denemey meraklıyım.Özellikle de tatlı tariflerini.Kilo almamın başlıca nedenlerinden biri de bu olsa gerek.Pişirdiğim Brownie ,profiterol vb. tatlıları öncelikle ben tadarım.bir de kızımın ve oğlumun yaşgünlerişnde yaptığım bol kalorili dondurma benzeri rokoko diye bir tatlı varki kalanları hep ben temizlerim.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.Bu daha çok yediklerimle ilgili bir günah çıkarma gibi oldu ama yine de abur cuburlarımın çoğunu yazdım sanırım.
Ben kimi sobeleyim acaba? tontontombo ve bincan ben de sizleri sobeliyorum.Bakalım sizin abur cuburlarınız nelermiş?

Perşembe, Ocak 19, 2006

BIRILERI BENIM DIYET YAPMAMI GERCEKTEN ISTEMIYOR GALIBA???

Bu sefer kesin inandım benim diyet yapmamı birileri kesinlikle istemiyor.Oysa ben bütün iyi niyetimle dün sabah kalkınca önce sıcak limonlu suyumu arkasından da form çayımı içtim.Sonra iki dilim kepekli tost ekmeği ve 40 gr yağsız beyaz peynirle kendime bir tost yapıp yarım domates ve yarım salatalıkla onu yedim.Yanında da 43 ml yağsız sütle (ilaç ölçeğiyle ölçüyorum bu yüzden bu kadar kesin rakamlar verebiliyorum ) yapılmış Nescafemi içtim.Öğleden sonra bir arkadaşımın bebek mevlidine gidecektim ve oraya aç gidip orada birşeyler yemek istemiyordum .Beni, başka bir arkadaşım arayıp götürecekti çünkü evi bilmiyordum.Eve de yeni taşınmışlardı.Arkadaşım önce Kemeraltına uğrayıp oradan da bana geçecekti.Biraz gecikebilirim demişti.Saat 14:00 ‘e doğru ondan hala ses seda çıkmamıştı ve ben hala bir kepekli tostla duruyordum.Kendime çay yapıp oyalanmaya çalıştım ama o da kuru kuru içilmiyordu.Bir gün önceden yaptığım 3 adet ıspanaklı krepi yedim ben de , öğlen yemeği niyetine.Ama canım hala birşeyler istiyordu ve arkadaşım da hala gelmemişti. Bir tane de kakaolu diyet kek yedim.En sonunda 3’e doğru geldi ve mevlide gittik.Tabii ki mevlid başlamıştı ve bize mevlidin okunduğu salonda pek yer kalmamıştı.Zaten geç gittiğimizden dolayı bölmek de istemiyerek diğer odaya geçtik.Arkadaşım bebekle ilgileniyordu ve önce oraya girip hediyesini verdik. Kendisi de bebeği de çok şıktı.Mevlid için bebeğe özel bir kıyafet giydirmişlerdi.”Oktay bebek “ papyonlu ceketli takımıyla o kadar sevimli görünüyordu ki anlatamam. Nazar deymemesi için resmini çok istediğim halde sayfama koyamıyorum. Henüz 2 aylık çünkü.Odaya geçip oturur oturmaz arkadaşımın annesi elinde tabaklarla geldi. Hem çocuklarımıza hem de bize kocaman tabaklar hazırlamıştı.Ben yeni diyete girdim almayayım kızım yesin filan dediysem de “aaa!! ne var bunda alt tarafı biraz pilav ve kavurma, yanında da yoğurt . Akşam birşey yemezsin, olur biter.Darılırız valla.” Dedikleri için ve de kızım da yemin etmiş gibi-sanki o diyette-bir kaşık bile almadığı için ben hepsini yemek zorunda(!) kaldım. Bu arada herkes birbirini çok uzun bir süredir göremiyordu ve bir ağızdan bağıra bağıra konuşuyordu.Derken Türk kahveleri geldi.Tabii ki sorulmadan yapılmıştı ve bol şekerliydi.Eh! kahve tek başına sunulacak değildi ya...Yanında evin küçük kızı Açelya harika süslenmiş bir kutu - kutu demek doğru mu bilemiyorum. Mavi kurdelelerle ve mavi bir kıyafet giyen bir erkek bebekle süslenmiş , üzerinde “It’s a boy” yazan va kalp şeklinde birşeydi -ve kolonya şişesiyle geldi.Kutuda bebek şeklinde şekerler , kocaman mavi kağıtlara sarılı çikolatalar ve simli ,çikolatalı drajeler vardı.Bir tane bebek şeklinde şeker aldım ve bir tane de kızım Aleyna için çikolata aldım.Ama o ana kadar hiçbirşey yemek istemeyen kızım çikolataları görünce elimden kaptı ve ben tadına bakamadım.Kızımın pek birşey yemediğini gören arkadaşım bu sefer de elinde üzeri kavrulmuş bademle dolu lohusa şerbetleriyle geldi.Ben almak istemedim çünkü sırf kalori deposuydu.”Kızın için al “ dediler.Kızım bir yudum aldı sonra bana uzattı, tabii ben de ayıp olmasın diye içmek zorunda kaldım.Bu arada bademler harikaydı. Artık ikram bitmiştir herhalde diye düşünürken bu sefer de bir tabak içinde tatlı bir kurabiye ve kocaman bir börek bulunan bir tabağı kızımın kucağına bıraktılar. O ise yeminine geri dönerek tabağı benim kucağıma bıraktı. Bu arada çay da gelmişti ve okunmuş şeker, tuz ve pirinç önümüze konmuştu. Şekeri çayıma attılar.Adet öyleymiş. Böylece çayı olsun şekersiz içme hayalim de suya düştü. Bu arada salondaki kalabalık yavaş yavaş azalmıştı ve biz arkadaşımın -Halk eğitime beraber gidiyorduk –eserlerini yakından görmek ve yeni evini gezebilmek için oraya geçtik .Çikolata kutusu da masanın üzerinde duruyordu.Kutu o kadar hoşuma gitmişti ki beraber gittiğim arkadaşlardan biriyle onu incelemeye başladık.Bu arada akrabaları olduğunu tahmin ettiğim yaşlıca bir teyze bize zorla lokum verdi.Resmen ağzımıza tıktı.Bir tane de kızıma verdi ama o alıp elime tutuşturdu.Kadın kutuya dikkatli dikkatli baktığımızı görünce daha çikolata istiyoruz zannederek bize çikolata ikram etti.2 adet çikolata ve bir adet simli draje aldım.Ama çikolataları yine tadamadım çünkü kızım yine çaktırmadan alıp yemişti.Draje ve kızımın verdiği lokumu bir peçeteye sararak çantama koydum.Neyse sonra bir çay daha doldurarak keyifle içtik ve hava kararmaya başladığı için artık vedalaşarak oradan ayrıldık. Eve geldiğim zaman canım hala birşeyler yemek istiyordu.Bu duygunun önüne geçebilmek için kendime kocaman bir bardak light kola doldurdum ve bilgisayarın önüne geçerek yukardaki bannerı yaptım.Gerçi pek güzel olmadı ama en azından nasıl yapıldığını keşfettim.İlerde geliştiririm belki.Sonra eşim geldi ve ona yemek koyarak yanında eşlik ettim ama kendim birşey yemedim.Gecenin ilerleyen saatlerinde açlık hissedince bir elma yiyerek bunu geçiştirmeye çalıştım.Ama o da beni kesmedi.Sonra bir paket yağsız çubuk krakeri gizlice odama götürüp yedim.Eşim bize Yunanistan’dan gelen _şekersizmiş -bir sakızlı şeker verince bende çantamdaki lokumu hatırlayarak ona verdim.Sonra çantamdaki drajeyi gördüm.Tam ağzıma atacaktım ki kızım yanıma geldi. Sadece yarısını yiyebildim.Yarısını ona verdim.Bir bardak daha diet kola ve form çayıyla günü kapattım.Yani ne yaparsam yapayım diyetimi engelleyecek birşey oluyor.Yoksa Yukardaki(!) diyet yapmamı istemiyor mu diye şüphelenmeye başladım.
Haksız mıyım sizce?
Belki o benim böyle tombiş olmamı istiyordur...

Salı, Ocak 17, 2006

BUNLARI YAPARAK KİLO ALMANIZI ENGELLEYEBİLİRSİNİZ!

Yemek yerken nelere dikkat etmeli?
Yarı sindirilmiş besinler, bedende çürüyen kütleler oluşturur kan dolaşımını zehirler ve sonuçta tüm sistemi zayıflatır. Açlık hissiniz tam giderilmeden yemeyi bırakın, şeker ve diğer besleyiciler kan dolaşımına geçip, beyni etkiler etkilemez “tok” hissedeceksiniz.
Yemek yerken huzurlu olun
Ne yediğiniz kadar nasıl yediğinizde oldukça önemlidir. Acele, yorgun, rahatsız, mutsuz ya da üzgün bir ruh hali ile yemek yerseniz besininiz düzenli biçimde sindirilmeyecek ve tüm besleyici değeri kaybedilecektir. Zihin hayal kırıklığı içinde olduğu zaman tüm beden de aynı durumda olacaktır. İnsanların kızgınlık durumlarında çekilen mide ve karın bölgesi fotoğraflarında, midenin, şişkin, kabarık, katı, kırmızı renkli olduğu, hiç bir esnekliği ve doğal mide hareketlerinin de olmadığı görülmektedir. Zihin ve beden bu durumda sağlıklı bir sindirim gerçekleştiremeyecektir. Psikolojik olarak kendinizi kötü hissettiğiniz durumlarda yemek yemeniz besinleri düzensiz sindirmenizin yanı sıra sindirilememiş besinlerin bedeninizde çok zararlı asitler ve toksinler de üretmesine neden olacaktır. Bu nedenle mümkün olduğu kadar sakin bir durumda, huzurlu ve mutlu bir ortamda yemeye çalışın.
Bir öğünde çok değişik türde besin almayın
Çok değişik türdeki besinler sindirim sistemini zorlar ve zayıflatır. Bu nedenle bir öğünde dört çeşitten fazla besin almamaya özen gösterin. Yemeklerinizi mümkün olduğunca basitleştirin ve özellikle baharatlı yemeklerden uzak durmaya çalışın.
Yiyeceklerinizi tam olarak çiğneyin
Özellikle pirinç, ekmek, makarna gibi sindirimi ağızda başlayan besinlerin tükürükle karışması gerektiğinden iyice çiğnenmelidir. Tükürük yeterince alkalindir, bu nedenle besinle yeterince karıştırıldığında asidik besinlerin hastalıklı etkilerini nötrleştirmeye yardımcı olur.
Yemek yerken oturuşunuza dikkat edin
Sırtınız dik olarak oturursanız enerji omurganızdan kolayca akar ve sindirim organlarına hiç bir basınç yapmaz. Aslında sindirim için en iyi pozisyon bağdaş kurarak oturmaktır. Ayaktayken yemekten ve birşey içmekten kaçınınız.
Yemekten sonra bir süre dinlenin ve sağ burun deliğini açık tutun
Yemek yedikten sonra yorucu fiziksel ve zihinsel faaliyetlerden kaçının. Yemek sırasında bedenin tüm enerjisi, bedenin kan sindirim organları için gereklidir. Kanı fiziksel işler için kaslara veya yoğun düşünceyi sağlamak için beyne göndermek kişinin fiziksel ve zihinsel yeterliliğini azaltır, aynı zamanda sindirimi de engeller.
Bedende omuriliğin çevresinde halkalar çizerek geçen ve her bir burun deliğinde son bulan iki büyük enerji kanalı vardır. Soluk ağırlıkla sol burun deliğinden aktığı zaman, beden sakin, duyarlı durumda kalır. Ruhsal enerji bedende dolaşır ve zihin de bilincin daha duyarlı durumuna yükselir. Bu durum derin düşünce ya da meditasyon için çok uygundur.
Soluk, ağırlıklı olarak sağ burun deliğinden aktığı zaman, beden daha fazla ısıtılmış, zihinle beden fiziksel faaliyet için hazır hale gelmiştir. Bedenin sindirim için ısıya ihtiyacı olacağından, sağ burun deliği yemek sırasında ve yemekten sonra sürekli olarak açık olmalıdır. Yemek sırasında sağ burun deliği kapalı ve sol burun deliği açıksa kuru ve ağır besinler yememek daha iyidir. Çünkü bunları sindirmek daha güç olacaktır. Yemekten sonra soluğun sağ delikten akmasına dikkat ediniz, solunuza doğru yatmak da tavsiye edilebilir, bu sayede sağ burun deliği kendiliğinden açılacaktır.
Öğünler arasında yemekten sakının
Besinlerin midenizi terketmesi ve sindirim özsularının tekrar birikip sonraki öğüne hazırlanması yaklaşık olarak dört saat alır. Gün boyunca sürekli ve düzenli olarak yiyorsanız, mide özsuyu yeterli sindirim gücünü taşımayacak ve zayıflayan mide özsuyu besinleri kolayca sindirilmeyecektir. Günde dört öğünden fazla yemeyiniz.
Geç saatlerde yemeyin
Yatmadan önce yapılacak bir yürüyüş sindirime yardımcı olacak, sizi gevşetecektir. Geceleri uyumakta güçlük çekiyorsanız, bir bardak ılık süt için.
Her gün bol su için
Su, bedeni zehirlerden ve atık maddelerden temizler, saflaştırır. Sağlıklı bir kişi günde 3-4 litre su veya başka içeceklerden içmelidir. Hasta insanlar-özellikle deri hastalığı olanlar- günde 4 veya 5 litre su içmelidir. Çok su içemeyen bir insansanız hergün aldığınız su miktarını artırın. Yemek sırasında ise fazla su içmeyin, aksi taktirde sindirim salgıları seyrelir ve sindirim yavaşlar. İçtiğiniz suya biraz limon ve tuz katabilirsiniz.
Çok sıcak ve çok soğuk yemeyin
Çok sıcak besinler bedeni fazla ısıtır. Ayrıca sınırlı bir ısı aralığında çalışabilen sindirim enzimlerinin çalışmalarını engeller. Aynı zamanda sindirim sisteminin içini kaplayan mukus zarını da bozabilir.
Yemeğinizi yemeden önce biraz soğutun. Öte yandan, çok soğuk besinler ve serinleticiler de bağırsak kanalını büzüştürür, sindirimi çok zorlaştırır. Ayrıca boğazınıza da zarar verici etki yapabilir. Soğuk yiyecekler nazik soluk borularını büzüştürebilir ve onları daha duyarlı hale getirebilir. Çok soğuk içecekler içmenin yarattığı şok astım krizi veya başka herhangi bir alerjik reaksiyona sebep olabilir.
Bol temiz hava alın ve egzersiz yapın
Bedenin sindirim organlarını kuvvetlendirmesi, uyarması ve sindirimi kolaylaştırması için egzersiz yapmaya ihtiyaç vardır. Bedeniniz uyuşuk ve tembel bir durumdaysa sindirim faaliyetiniz ve tüm sağlık durumunuz rahatsız olacaktır. Çünkü sindirim ateşi bol miktarda oksijen “yakıt”ını gerektirir. Kabızlığın en iyi tedavi şekli her gün bol egzersiz yapmak, en azından hergün açık havada yürüyüşe çıkmaktır. Her yemekten önce “yarım banyo” alın
Beden yemek sırasında ve yemekten sonra çok miktarda ısı üretir, bu nedenle yemekten önce serinletilmesi gerekir. Her öğün yemekten önce “yarım banyo” almalısınız.

Pazartesi, Ocak 16, 2006

BIRAZ DA NOSTALJI...

9 günlük bir tatilden sonra nihayet bugün rahat rahat yazımı yazabiliyorum. Aslında kızım evde ve dakika başı birşey istediği için pek de rahat rahat sayılmaz ama bayramda ev oldukça kalabalıktı.Gelen giden eksik olmadı sağolsun bu yüzden pek fazla yazamadım. Diyet nasıl gidiyor diye hiç sormayın çünkü önce yılbaşı ardından 9 günlük bayram tatili diyetimin canına okudu.Eşim evde olunca pek diyet yapamıyorum.Çünkü kendisi oldukça iştahlı ve onu gördükçe benim de canım birşeyler yemek istiyor.Bugün o işe dönünce ben de diyetime geri döndüm.Bayramda kızım çok ateşlendi ve oldukça tedirgin günler geçirdim.Allahtan şimdi daha iyi de ben de rahatladım.O diyet mi bu diyet mi derken yine bildiğimi okudum ve kendi diyetimi kendim seçerek formdakala devam ettim.Kilomu yazarken oldukça utandım çünkü sanki diyetisyen ekrandan çıkp bana “ yazıklar olsun o kadar kilo vermiştin yine almışsın.Boşuna uğraşma sen asla zayıflayamazsın “ diyecekmiş gibi geliyordu. Allahtan öyle birşey olmadı da ben de rahatladım.
Aslında hep böyle kilolu bir insan değildim ben. Üniversite yıllarımda gecenin bir yarısı uyanıp kaşık kaşık sarelle yedikten sonra yattığımı ve yine de yarım gram bile almadığımı hatırlıyorum da.Ne güzel günlerdi onlar ah! kıymetini bilememişim(.Çocukluk yıllarımda o kadar zayıftım ki arkadaşlarım ve ablam benimle “sıska leylek” diye dalga geçerlerdi hep.Annem elinde bir kaşık birşeyler yedirebilmek için peşimden koşardı.Sürekli ye dediği için yemeklerden tiksinirdim ben de.Her gün gittikçe büyüyen iştah iğneleri ve tadı gittikçe daha da iğrençleşen iştah şurupları ve balık yağları içerek büyüdüm ben. Doktor bademciklerimin vücudumuzehirleyerek istahımı kapattığını ve kilo almama engel olduğunu söyledikten sonra son çare olarak bıçak altına yattım ve bademciklerimi aldırdım. (Daha doğrusu annem aldırdı ben istemiyordum.)Ondan sonra iştahım gerçekten açıldı ve annem bu sefer de yeme demeye başladı bana.Ergenlik çağına kadar oldukça tombiş bir insan olup çıktım.Allahtan boyum yaşıtlarıma göre oldukça uzundu da pek fazla farkedilmiyordu tombişliğim.Hatta 23 Nisan için dans çalışması yaparken benim boyuma göre bir partner zorla bulmuşlardı.Sınıfın en uzun boylu oğlanı benim yanımda kısa kalıyordu çünkü.Sonra birgün iyice tombişleştiğime karar verdim ve sadece limonata içerek-annem ablamın yanına Ankara’ya gitmişti 1 aylığına ve babam da benim ne yiyip içtiğimle ilgilenemeyecek kadar meşgul bir adamdı-1 ay gibi kısa bir sürede inceldim. Annem döndüğü zaman beni tanımakta güçlük çekti.Kilo vermesine vermiştim ama midem de mahvolmuştu.Hala acısını çektiğim bir derde gastrite neden olmuştu.Ablam üniversite için gittiği Ankara ’dan Şubat tatili için döndüğü zaman tüm aile -halamlar,dayımlar vb. -onu karşılamaya gitmiştik. Ben ablamı görünce özlemle koştum ve ona sarıldım.O ise soğuk bir şekilde elimi sıkmakla yetindi ve annemlere ” Hülya nerede beni karşılamaya gelmedi mi ?” diye sordu.O zaman anladım ki o kadar zayıflamışım ki ablam bile beni tanıyamamış.Tabii o giderken tombiş ve gözlüklüydüm oysa sonra zayıflayıp bir de lens taktım, eh artık büyüdüm diye saçımı da yaptırınca tamamıyle değişik bir tip olup çıkmışım.
Üniversite yıllarımda fazla bir kilo problemim olmadı.Bir alıp 2 veriyordum çünkü. Evlenene kadar da kilo problemim olduğunu hatırlamıyorum. Çalışma hayatı beni şişmanlatan nedenlerden biriydi bence.Masa başı bir işim vardı ve arkadaşlarla öğleden sonraları çay saati keyfimiz oluyordu.Bir de üstüne üstlük hamilelik derken vücudum 48 kiloyu (evlenmeden önceki kilom) bir daha sadece rüyalarında görür oldu.
Neyse işte benim diyet hikayem kısaca! böyle.İnşallah yakında incelirim de inceldilçe’ye güzel yaılar yazabilirim.Yoksa kalınlaştıkça diye yeni bir blog açmam gerekecek.
Kalın sağlıcakla...

Cumartesi, Ocak 14, 2006

İŞTE ANTI-AGING DETOX DIYETİ REÇETELERİ

Yeni yılda Detox diyetiyle gençleşin
2006 yılının ilk ayında kendinizde büyük bir değişiklik yapmaya ne dersiniz? Uzun süredir hazımsızlık çekiyor, yemekten sonra üzerinizde bir ağırlık mı hissediyorsunuz? O halde beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmenin zamanı geldi. Ünlü diyetisyen Michael Van Straten'in hazırladığı 'Detox Diyeti Tarifleri'yle canlanacaksınız
Maydanoz çayı
Maydanoz idrar söktürücü özelliğe sahip bir bitkidir. Aynı zamanda A ve C vitaminleri bakımından da zengindir. Yüksek miktarda demir içerir. Cilde çok faydalıdır. Her sabah bir bardak maydanoz çayı ile vücudunuzu toksin maddelerden arındırabilirsiniz.
TARİFİ:
Bir kapta iki yemek kaşığı ince doğranmış maydanozu ve 500 ml suyu kaynatın. Kaynattıktan sonra , buzdolabında soğuttuktan sonra servis edebilirsiniz.

Kivi ve ananas suyu
Bir kivi, portakala oranla C vitamini bakımından hastalıklara karşı, iki kat daha faydalıdır. Avokadoya oranla E vitamini bakımından da cilde iki kat daha yararlıdır. Ayrıca kalori olarak bu iki meyveden de 50 kalori daha azdır. Ananas ise sindirime yardımcı olur.
TARİFİ:
İKİ KİŞİLİK
* 4 adet kivi soyulmuş

* 1 adet ananas Her iki meyveyi de meyve suyu sıkacağında sıkın.

Portakal suyu ve badem şurubu
Badem vücuttaki yağ seviyesini dengeler, hücre zarlarını güçlendirir. Cilde de çok faydalıdır. Portakal ise çok zengin bir C vitamini kaynağıdır.
TARİFİ:
İKİ KİŞİLİK
* 4 büyük portakal

* 4 çay kaşığı soyulmuş badem

Havuç ve kırmızı lahana salatası
Bu lezzetli salata ile toksinlerden kurtulacak, enerjinizi artıracak, hastalıklara karşı güçleneceksiniz. Ayrıca havuç ve kırmızı lahana salatası cilde de çok faydalıdır.
TARİFİ:
İKİ KİŞİLİK

* 2 büyük rendelenmiş havuç

* Yarım kırmızı lahana iyice yıkanmış, ince kıyılmış

* 2 soyulmuş rendelenmiş elma

* 1 tatlı kırmızı biber

* 4 adet domates

* 10 adet turp dörde bölünmüş

* 2 adet doğranmış kereviz

* 2 çay kaşığı ayçiçek yağı

* 6 yemek kaşığı zeytinyağı

* Yarım bardak limon suyu

Havuç, elma ve pancar suyu
Doğal şeker içeren pancar kökü tam bir enerji kaynağıdır. Havuç ise içerdiği zengin A vitamini sayesinde cilde çok faydalıdır.
TARİFİ:
İKİ KİŞİLİK


* 3 adet yıkanmış kabuğu doğranmış havuç

* 2 adet elma

* 2 küçük pancar kökü Tüm bu malzemeleri blendıra koyup karıştırın.

Tarçın ve kuru meyveli yulaf lapası
Yulaf kan şekerinizin sabit tutulmasına yardımcı olur, kuru meyveler zengin birer antioksidan kaynadığır.
TARİFİ:
İKİ KİŞİLİK

* İki fincan yulaf lapası

* İki fincan yarım yağlı süt

* İki fincan su

* 150 gr kuru meyve

* 2 çay kaşığı tarçın
Yulafı, suyu ve sütü bir küçük kapta beş dakika boyunca kaynatın. Yulaf pişince, içine kuru meyve ve tarçını ilave edin. Servis ederken de üzerine biraz tarçın serpin.

Ton balıklı yeşil makarna
Makarna 3-4 saat kendinizi enerjik hissetmenizi sağlar, ton balığı ise içerdiği faydalı yağlarla zihninize iyi gelir, cildinizi nemlendirir.
TARİFİ:
DÖRT KİŞİLİK

* 450 gr ıspanaklı makarna

* 2 yemek kaşığı zeytinyağı

* 4 büyük soğan doğranmış

* 400 gr ton balığı

* 4 büyük domates doğranmış

Müsli
Müsli özellikle kahvaltı ve brunch için en uygun öğünlerden birisidir çünkü kan şekerinizi saatlerde belli bir seviyede tutmayı sağlar. Bu sayede öğle vakitlerinde karnınızda açlıktan kazınma hissi yaşamazsınız.
TARİFİ:
BİR KİŞİLİK

* Bir kase az yağlı, az tuzlu şekersiz müsli

* Bir fincan elma suyu

* Bir fincan taze yoğurt
Bir kase müslinin içine elma suyunu dökün, daha sonra yoğurdu ilave edip karıştırın ve bütün gece buzdolabında beklettikten sonra kahvaltıda tüketin.

Limonlu içecek
Sağlıklı bir cilt için vücut bolca A vitaminine ihtiyaç duyar, A vitamini açısından oldukça zengin olan havuç bu açıdan çok faydalıdır. Turp ise karaciğer fonksiyonlarınızı düzenler. Tarifteki sıralamanın ilk dördünü karıştırın, daha sonra limon suyunu ve suyu karışıma ekleyin.
TARİFİ:
BİR KİŞİLİK


* 1 büyük havuç kabuğu doğranmış

* 10 adet doğranmış turp

* 1 adet elma

* 1 adet pancar

* 2 adet limon suyu

* 300 ml su

Cuma, Ocak 13, 2006

BANA KAN GRUBUNU SOYLE SANA DIYET SEKLINI SOYLIYEYIM:-)

Dr. Peter J. D'Adamo'nun kan grubuna göre diyet kitabı Amerika'da satış rekorları kırıyor Amerika'da kilo veren pek çok kadına hangi diyeti uyguladığı sorulduğunda, şu sıralar, alınan yanıt aynı oluyor: ‘‘Kan grubu diyetinden yararlandım’’ Nedir bu kan grubu diyeti?
Amerikalı tıp uzmanı, araştırmacı Dr. Peter J. D'Adamo, insanlarda kan gruplarının sağlık ve hastalıklarla ilişkileri üzerinde uzun yıllar süren çalışmalarının sonuçlarını bir kitapta topladı.
Dr. D'Adamo, bu çalışmalarından önemli bir sonuca varmıştı. Kişilerin kan grupları, kilo vermek veya almak için nasıl bir yöntem uygulanması gerektiğini de belirliyordu. Tüm dünyada satış rekorları kıran bu kitabın önemli bölümlerini sizlere sunuyoruz.
Kan, hayatın ta kendisidir. Tüm uygarlıklar kan bağlarıyla kurulmuştur. İnsanlık tarihinde, çok önemli bir dinsel ve kültürel simge sayılır. Fiziksel ve figüratif olarak kansız asla yaşayamayız. Son kırk yıl içinde atalarımızın davranışları ve gruplaşmaları konusunda daha fazla bilgi sahibi olabilmek için değişik kan gruplarını incelemeye başladık. Aslında kan grubu, bizleri birbirimize bağlayan kopmaz bir bağdır. Her kan grubu. atalarımızın beslenme ve davranış özelliklerinin genetik mesajlarını taşır. İşte bu nedenle de kan grubuna göre diyet uygulanması mantıksal açıdan da akla uygun geliyor. Diyet uygulamasına geçmeden önce, kan grubunuzun özelliklerini bilmenizde yarar var. Kan grupları 0, A, B, ve AB olarak dörde ayrılıyor. Bu dört ana grup, kişilerin kan özelliklerine örnek oluşturuyor. Kan grupları belirtilirken Rh pozitif ya da Rh negatif deyimleri kullanılıyor. Bu deyimler sizi şaşırtmasın. Rh faktörü, her kan grubunda bulunur. Kan grubunuz 0 da olsa Rh faktörü bulunabilir. Eğer bu faktör mevcut değil ise Rh negatif deyimi kullanılır. Kanınız dört gruptan birine dahildir ama Rh negatif ya da pozitif ibaresini taşıyabilir.
KAN GRUBUNA GÖRE DİYET
Kan grubuna göre diyet uygulamak son yıllarda geliştirilen bir yöntem olarak tanıtılıyor. Oysa gerçekte binlerce yıl önce başlatılmış bir uygulama olduğunu belirtmek isterim. Eğer tarih boyunca, biyolojik doğamızın içgüdülerine uyarak beslenmeye devam etseydik, bugün her şey çok farklı olabilirdi. Fakat teknoloji ve değişik görüşler araya girdi, biz doğal beslenme yöntemlerimizi bir kenara bıraktık. Şimdi ise geriye dönme ve beslenme düzenimizi kan grubumuzun özelliklerine göre kararlaştırma zamanı geldi. Artık aldığımız besinlerin sağlığımız açısından çok büyük önem taşıdığını biliyoruz. Fakat zaman zaman ortaya atılan iddialar, verilen öğütler sağlığına özen gösteren kişileri de şaşırtıyor. Gerçekte nasıl bir beslenme düzeni uygulanmasının doğru olacağı bu karmaşa içinde bir türlü belirlenemiyor. Açıkçası, beslenme konusunda her kafadan ayrı bir ses çıkması, insanları şaşırtıyor. Bazı kişilerin belirli bazı diyet reçetelerinden iyi sonuç aldıklarını ama aynı reçetelerin başkalarında bu etkiyi göstermediğini görüyoruz. Aslında biz besinlerin özelliklerini büyük bir titizlikle incelemeye, araştırmaya kendimizi öylesine kaptırdık ki, kişilerin özelliklerini aklımıza getirmedik. Oysa kişilerin kendileri için yararlı olacak beslenme düzenini saptamaları için önce kendilerini iyi tanımaları gerekiyor. Ve beslenme konusunda bize rehber olacak en önemli unsur da kan grubu.
Her kan grubu için önerilen yiyecekler genel olarak 16 grupta toplanıyor.
Kırmızı ve beyaz et, deniz ürünleri, Süt ürünleri ve yumurta, Sıvı ve katı yağlar, kuruyemiş, taneli sebzeler, tahıl ürünleri, ekmekler, unlu yiyecekler ve makarna, sebzeler-meyveler, meyve suları, baharat, tuz, biber, salça, ot çayları, çeşitli içecekler.
Besin maddelerini ayrıca yararlı, nötr ve zararlı olarak da üç gruba ayırmak gerekiyor.
Yararlı olanlar, birer ilaç etkisini gösteren yiyeceklerdir.
Nötr olanlar sadece damak zevkinize hitabeder.
Zararlılar ise aslında birer zehir niteliğini taşır. Kan gruplarına göre hazırlanan diyet reçetelerinde çok çeşitli yiyecek yer alıyor. Bu nedenle diyet sözcüğü, sizde 'sınırlanma' duygusu uyandırmasın.
Peter J. D'Adamo, kan gruplarının ortaya çıkmasında temel etkenin tüketilen gıdalar olduğunu öne sürerek fazla kilolardan kurtulmak amacıyla kan grubuna göre diyet öneriyor.
D'Adamo Türkiye'de de piyasaya çıkan "Kan Grubunuza Göre Diyet" adlı kitabında kan gruplarının özellikleri ve diyet tarifelerini şöyle sıralıyor :
O grubu : Etobur olma özelliği taşıyor. Bu kan grubunu taşıyan insanlar diyetlerinde önceleri baklagil, fasulye, ekmek ve tahıl tüketimini sınırlayarak kilo kaybediyor. Etkin bir kilo kontrolü için daha yağsız yiyeceklerin tercih edilmesi ve porsiyon miktarlarının azaltılması gerekiyor.
A grubu : Sabit beslenme ve çevre koşullarına kolaylıkla uyum sağlama özelliğine de sahip bulunan A grubu taşıyıcıları, zengin çeşitlilikte düşük yağlı gıdalarla sebze ve hububat dengesini sağlamalı. Bu grubun kilo vermesini destekleyen gıdalar arasında soya ürünleri ve sebze bulunuyor.
B grubu : Bu grup taşıyıcıları için kilo almayı sağlayan en önemli etkenler arasında mısır, ekmek, buğday, mercimek, fıstık ve susam tohumları geliyor. B grubu için kilo vermeyi destekleyen gıdalar da yeşil sebzeler, kırmızı et, yumurta ve düşük yağlı süt ürünleri.
AB grubu : Bu gruptaki insanların kilo almasını teşvik eden gıdalar arasında et, fasulye, çekirdek, mısır, esmer buğday geliyor. Deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri, baklagiller, sebzeler ve meyvalar ise kilo kaybını sağlıyor.
B grubu tavuk yerine hindiyi tercih etmeli
Bu gruptakiler uygun beslenme düzenini uygularsa uzun ve sağlıklı bir ömür sürdürebilirler.
Kan grubu, coğrafya ve ırkın birleşmesiyle insanların kimliği oluşur. Ancak bazı antropologlar, insanların kişiliklerini ırklarına göre değerlendirmenin meseleyi çok basite indirgemek sayılacağını belirtiyorlar. Derinin rengi, etnik töreler, yerleşim bölgeleri ve kültürel kökler, insanları birbirlerinden ayırt etmeye yeterli değil. Aslında insanların ortak yanları, bizim tahmin ettiğimizden çok fazla. Bir anlamda hepimiz kardeşiz. Yani kan kardeşiyiz. Kan grubu, kişilik belirlemede ırktan çok daha önemli bir rol oynuyor. Atalarımız, her birimize kan gruplarımız aracılığıyla özel birer miras bırakmış. Bu miras, her hücremizin çekirdeğinde varlığını sürdürüyor. Genetik özelliklerimizi öğrenmek için kan gruplarını bilmemiz gerekiyor.
Ataları Göçebeydi
0, A ve B kan grupları arasında B grubu, coğrafi dağılımı en belirgin olandır. Japonya'dan Moğolistan'a, Çin, ve Hindistan'dan Ural dağlarına kadar olan geniş bir bölgede B grubuna dahil olanlar çoğunluktadır. Ural dağlarından batıya doğru gidildikçe, B grubu kan yapısına sahip olanların sayısal yoğunluğu azalır. Avrupa'nın batı ucunda kan grubu B olan çok az sayıda kişi vardır. Asya'nın göçebe topluluklarının batıya göç etmelerinin bir sonucudur bu. Örneğin Almanlar ve Avusturyalılar arasında B grubuna çok fazla rastlanmasının da önemli bir nedeni var. Almanya'da özellikle Elbe Nehri'nin yukarı ve orta kesimlerinde B grubuna dahil olanlar dikkat çeker. Çünkü bu bölge eski devirlerde uygarlıkla barbarlığı birbirinden ayıran çizgi üzerindedir.
Himalayalar'da Görüldü
Bazı yahudi toplumlarında B grubu'nun ağırlıklı olması, antropologların ilgisini çekiyor. B grubu kan, M.Ö. 10000-15000 yılları arasında, Himalaya bölgesinde ortaya çıktı. Bugünkü Pakistan ve Hindistan B grubunun doğduğu bölgeler olarak biliniyor. Doğu Afrika'nın sıcak düzlüklerinden Himalayalar'ın dondurucu tepelerine göç edenlerin iklim değişikliğine uyum sağlamaları çok uzun sürmüş olmalı. Ve B kan grubunun ortaya çıkması da bu değişiklikten kaynaklanmış olabilir. Göçebeler, Asya'nın ortalarına doğru ilerlerken iki ayrı B grubu kan türü ortaya çıktı. Güney'de tarımla uğraşanlar ve kuzey ile batıyı istila eden savaşçı barbar gruplar. Yaşam tarzları gibi beslenme alışkanlıklarında da farklılık gösteriyorlardı. Güney Asya mutfağında süt ürünlerine çok az rastlanır. Asyalı'nın inancına göre, süt ürünleri, barbarlara uygun yiyeceklerdir.
B Grubunun Özellikleri
DengelidirSindirim sistemi dayanıklıdırBeslenmede katı kuralcı değildirSütlü besinlere ilgi duyabilirStrese karşı yaratıcılığını kullanırFormda kalabilmek için fiziksel ve zihinsel faaliyetler arasında denge kurması gerekir
Müzmin Yorgunluk Sendromu
0 grubu ve A grubu birçok bakımlardan birbirlerinin tam karşıtı özellikler taşırlar. Fakat B grubu bazı bakımlardan 0 grubunu anımsatır. O kadar ki, bu iki kan grubunun birbirlerine bağlı olduklarını söyleyebiliriz. Tam böyle düşünürken B grubunun bilinmeyen bir özelliği ortaya çıkabilir. Aslında B grubu, insanoğlunun evrim yolculuğunda farklı özellikleri olan insanları ve kültürlerin birleştiricisi sayılır.
Genelde B grubuna dahil olanlar en ağır hastalıklara karşı bile dayanıklı olurlar. Çağdaş yaşamın getirdiği sorunlar, örneğin kalp hastalıkları ve kanser türleriyle mücadelede kan grubu B olanlar başarılı olabilir. Ancak bu gruptakiler, az görülen hastalıklara karşı kendilerini o kadar iyi savunamazlar. Egzotik bağışıklık sistemi düzensizlikleri ve müzmin yorgunluk sendromu gibi sorunlar onları yenik düşürebilir.
Diyet Nasıl Olmalı?
B Grubundakiler, kendileri için uygun olan beslenme düzenini eksiksiz uyguladıkları takdirde uzun ve sağlıklı bir ömür sürdürebilirler. B Grubunun diyeti değişik türlerde yiyecekleri kapsar. Hayvansal gıdalarla sebzeler arasında tam bir denge kurulur. B grubu, A ile 0 grupları arasında denge kurar. B grubundakiler için mısır, buğday, mercimek, fındık ve susam kilo aldıran besinlerdir. Bu yiyecekler, kişilerde yorgunluk, vücudun su tutması ve kan şekerinde düşüklük gibi sorunlar yaratır.
Özellikle yemeklerden sonra kan şekerinin düşmesinden yakınanlar, azar azar ve çok sık beslenmeleri gerektiğine hükmederler. Oysa önemli olan öğünlerin sıklığı değil seçilen yiyeceklerdir. B grubundakilerde kan şekerinin düşmesi sık görülen bir olaydır. Saydığımız yiyeceklerden uzak durulması, bu sorunun B grubundakiler için bir tehlike olmaktan çıkmasını sağlayabilir.
Kolay Kilo Verirler
Kısa aralarla yemek yemeyi alışkanlık haline getirenler, çok kısa bir süre sonra sık sık acıkmaya başlarlar. Kilo vermeye çalışanlar için bu hiç de olumlu bir gelişme değil. Kan grubu B olanların kilo vermekte pek de zorlanmadıkları biliniyor. 0 grubundakiler tiroid problemleri yüzünden kilo vermekte zorlanırlar. oysa B grubundakilerin böyle bir sorunları yoktur. Aşırıya kaçmamak koşuluyla sütlü besinlerden de yararlanabilirler.
Karides, Kalamar Yok
B grubundakilerin vücut sistemlerinde stres yorgunluk ve kırmızı et arasında bir bağ olduğu belirtiliyor. B grubundaki atalarınız, kırmızı et yerine değişik et türlerini tercih etmişlerdi. Eğer bağışıklık sisteminizde sorun varsa, kuzu eti ya da tavşan eti yememelisiniz. Dana ve hindi etini tercih etmelisiniz.
B grubuna dahil olanlar piliç etinden uzak durmalıdırlar. Günümüzde böyle bir uygulamayı kabullenmek gerçekten çok zor. Tavuk eti yerine hindi eti tercih edilmeli. Çünkü piliç etinde bulunan bazı maddeler, B grubuna zarar verir.
Derin denizlerde yaşayan balıklar da B grubu için yararlıdır. Fakat ıstakoz, karides, kalamar ve midye gibi deniz ürünlerinden uzak durulmalı.
Sütlü Besinler Yararlı
Kan grupları arasında sütlü besinlerden yarar sağlayan tek grup B'dir. Ancak Asya kökenli B grubu mensuplarının sütlü besinlere alışmaları zaman alabilir. Sütlü besinler, Asya'ya Moğol istilalarıyla ulaşmıştı. Barbarların besini sayılan sütlü yiyeceklere tepki gösterilmesini de yadırgamamak gerekir. Afrika kökenli B grubu mensupları da sütlü besinlere uyum sağlamakta zorlanırlar. Sütlü besinlere tepki gösteriyorsanız, soya ürünleriyle sütlü besin ihtiyacınızı giderebilirsiniz.
Sindirim sisteminizin düzenli çalışabilmesi için zeytinyağını mutfağınızdan eksik etmemelisiniz. Gün aşırı bir yemek kaşığı zeytinyağı tüketmelisiniz. Susam yağı, ayçiçek yağı, mısırözü yağı B grubundakilerin sindirim sistemi için zararlıdır.
Sebzelerin hemen hepsi B grubu için yararlıdır. Günde dört beş öğün haşlanmış sebze yiyebilirsiniz. B grubunun uzak durması gereken sebzelerin sayısı çok azdır. Domatesten uzak durulmalı. Zeytinyağı çok yararlı olduğu halde, tane zeytin sindirim sistemine zarar verebilir. Ama diğer kan gruplarına kıyasla çok daha zengin bir sebze çeşidinden yararlanabilirsiniz. Yeşil yapraklı sebzeler sizin için bire birdir. Ayrıca patates, lahana, ve mantarı da çekinmeden yiyebilirsiniz.
Kahvaltı :• Meyve kokteyli • 2 dilim mısır ekmeği • 2 dilim beyaz peynir • 1 haşlanmış yumurta • Yeşil çay
Öğle yemeği :• Marul, salatalık, peynir, zeytinyağı ve limonlu salata • 1 Muz • Ot çayı
İkindi :• 1 dilim elmalı kek • Ot çayı
Akşam yemeği :• Kuzu pirzolası • Esmer pirinç pilavı • Haşlanmış sebze • Yoğurt • 1 kadeh şarap
Kan Grubu B Olanlara Öneriler
Kan grubu B olanlar aslında şanslıdırlar. Onlar için önerilen beslenme planını aynen uyguladıkları takdirde önemli hastalıklara yakalanma olasılıkları azalır. Evet, beslenme planınızı aynen uygulayın ve vitamin ve mineral takviyesi almak zorunda kalmayın.
B grubundakiler stres ile mücadelede başarılı olurlar. Vücut egzersizleriyle, zihinlerindeki sorunlardan kurtulmayı başarırlar. Ancak kazanma hırsına gerek olmayan spor dalları onlar için uygundur.
Vücut egzersizleri herkes için gereklidir. Fakat basketbol, tenis, voleybol gibi rekabet içeren sporlara yönelmeleri doğru olmaz.• Aerobik (45-60 dakika) haftada 3 kez • Bisiklet (45-60 dakika) haftada 3 kez • Yüzme (30-45 dakika) haftada 3 kez • Golf (60 dakika) haftada 2 kez • Hatha Yoga (45 dakika) haftada 2 kez
Sıfır grubundakiler etsiz diyet yapamaz. Dr. Peter J. D'Adamo'nun kan grubuna göre diyet kitabı Amerika'da satış rekorları kırıyor.
Amerika'da kilo veren pek çok kadına hangi diyeti uyguladığı sorulduğunda, şu sıralar, alınan yanıt aynı oluyor: ‘Kan grubu diyetinden yararlandım’
Nedir bu kan grubu diyeti? Amerikalı tıp uzmanı, araştırmacı Dr. Peter J. D'Adamo, insanlarda kan gruplarının sağlık ve hastalıklarla ilişkileri üzerinde uzun yıllar süren çalışmalarının sonuçlarını bir kitapta topladı. Dr. D'Adamo, bu çalışmalarından önemli bir sonuca varmıştı. Kişilerin kan grupları, kilo vermek veya almak için nasıl bir yöntem uygulanması gerektiğini de belirliyordu. Tüm dünyada satış rekorları kıran bu kitabın önemli bölümlerini sizlere sunuyoruz.
Kan, hayatın ta kendisidir. Tüm uygarlıklar kan bağlarıyla kurulmuştur. İnsanlık tarihinde, çok önemli bir dinsel ve kültürel simge sayılır. Fiziksel ve figüratif olarak kansız asla yaşayamayız. Son kırk yıl içinde atalarımızın davranışları ve gruplaşmaları konusunda daha fazla bilgi sahibi olabilmek için değişik kan gruplarını incelemeye başladık. Aslında kan grubu, bizleri birbirimize bağlayan kopmaz bir bağdır. Her kan grubu, atalarımızın beslenme ve davranış özelliklerinin genetik mesajlarını taşır. İşte bu nedenle de kan grubuna göre diyet uygulanması mantıksal açıdan da akla uygun geliyor. Diyet uygulamasına geçmeden önce, kan grubunuzun özelliklerini bilmenizde yarar var. Kan grupları 0, A, B, ve AB olarak dörde ayrılıyor. Bu dört ana grup, kişilerin kan özelliklerine örnek oluşturuyor. Kan grupları belirtilirken Rh pozitif ya da Rh negatif deyimleri kullanılıyor. Bu deyimler sizi şaşırtmasın. Rh faktörü, her kan grubunda bulunur. Kan grubunuz 0 da olsa Rh faktörü bulunabilir. Eğer bu faktör mevcut değil ise Rh negatif deyimi kullanılır. Kanınız dört gruptan birine dahildir ama Rh negatif ya da pozitif ibaresini taşıyabilir.
Kan Grubuna Göre Diyet
Kan grubuna göre diyet uygulamak son yıllarda geliştirilen bir yöntem olarak tanıtılıyor. Oysa gerçekte binlerce yıl önce başlatılmış bir uygulama olduğunu belirtmek isterim. Eğer tarih boyunca, biyolojik doğamızın içgüdülerine uyarak beslenmeye devam etseydik, bugün her şey çok farklı olabilirdi. Fakat teknoloji ve değişik görüşler araya girdi, biz doğal beslenme yöntemlerimizi bir kenara bıraktık. Şimdi ise geriye dönme ve beslenme düzenimizi kan grubumuzun özelliklerine göre kararlaştırma zamanı geldi. Artık aldığımız besinlerin sağlığımız açısından çok büyük önem taşıdığını biliyoruz. Fakat zaman zaman ortaya atılan iddialar, verilen öğütler sağlığına özen gösteren kişileri de şaşırtıyor. Gerçekte nasıl bir beslenme düzeni uygulanmasının doğru olacağı bu karmaşa içinde bir türlü belirlenemiyor. Açıkçası, beslenme konusunda her kafadan ayrı bir ses çıkması, insanları şaşırtıyor.
Bazı kişilerin belirli bazı diyet reçetelerinden iyi sonuç aldıklarını ama aynı reçetelerin başkalarında bu etkiyi göstermediğini görüyoruz. Aslında biz besinlerin özelliklerini büyük bir titizlikle incelemeye, araştırmaya kendimizi öylesine kaptırdık ki, kişilerin özelliklerini aklımıza getirmedik. Oysa kişilerin kendileri için yararlı olacak beslenme düzenini saptamaları için önce kendilerini iyi tanımaları gerekiyor. Ve beslenme konusunda bize rehber olacak en önemli unsur da kan grubu.
Her kan grubu için önerilen yiyecekler genel olarak 16 grupta toplanıyor. Kırmızı ve beyaz et, deniz ürünleri, Süt ürünleri ve yumurta, Sıvı ve katı yağlar, kuruyemiş, taneli sebzeler, tahıl ürünleri, ekmekler, unlu yiyecekler ve makarna, sebzeler-meyveler, meyve suları, baharat, tuz, biber, salça, ot çayları, çeşitli içecekler.
Besin maddelerini ayrıca yararlı, nötr ve zararlı olarak da üç gruba ayırmak gerekiyor. Yararlı olanlar, birer ilaç etkisini gösteren yiyeceklerdir. Nötr olanlar sadece damak zevkinize hitabeder. Zararlılar ise aslında birer zehir niteliğini taşır.

Kan gruplarına göre hazırlanan diyet reçetelerinde çok çeşitli yiyecek yer alıyor. Bu nedenle diyet sözcüğü, sizde 'sınırlanma' duygusu uyandırmasın.

O Kan Grubunun Özellikleri
Onlara 'Avcı' deniliyor
İlk insanların kan gruplarının 0 olduğu sanılıyor
Et yemeye bayılırlar
Sindirim sistemleri sağlamdır
Bağışıklık sistemleri fazla hareketlidir
Diyet yapmaya zor alışırlar
Çevreye uyumları zaman alır
Stresten kurtulmak için fiziksel faaliyetlere ağırlık verirler
Enerjik ve ince kalabilmek için metabolizmalarının hızlanması gerekir
Vahşi hayvanları avlayıp onların etleriyle beslenen atalarımız fiziksel egzersiz ve hayvansal protein ile ayakta kalıyorlardı. Bugün sizin uygulayacağınız 0 grubu diyetin başarılı olabilmesi için yağsız ve kimyasal madde içermeyen (dondurulmamış) kırmızı et, beyaz et ve balık yemelisiniz. 0 grubundakiler süt ve sütlü besinlere, diğer gruplardakiler kadar kolay alışamazlar.
Tahıl ürünleri, ekmek ve taneli sebzeleri mümkün olduğu kadar az tüketirseniz kilo verebilirsiniz. Buğdayda bulunan gluten maddesi, 0 grubuna dahil kişilerin kilo vermelerini engeller. Bu nedenle buğday unundan yapılmış yiyeceklerden uzak durulması gerekiyor.
0 kan grubundaki kişilerin metabolizmaları düşük hızda çalışıyor olabilir. Tiroid hormonu üretmekten başka bir görevi olmayan iyodun yeterli miktarda olmaması, 0 grubundaki kişilerin yediklerini yakmalarını zorlaştırıyor.
İşte bu nedenle 0 kan grubuna dahil olanların bol bol deniz ürünleri, iyotlu tuz, karaciğer, kırmızı et, ıspanak ve brokoli ile beslenmeleri öneriliyor. Bu arada bir noktayı da belirtmek istiyoruz : Yiyeceklerinizin miktarına dikkat etmelisiniz. Atalarımız bir oturuşta bir kilo et yemiyorlardı. Günlük et tüketiminiz 180 gramı geçmemeli.
Süt ve Yumurta Yok
0 grubuna dahil kişilerin midelerindeki asit miktarı yüksek olduğu için eti kolayca sindirirler. Fakat midenizde fazla asitlenme olmasını önlemek için et proteini tüketimini, sebze ve meyve yiyerek dengelemelisiniz.
0 grubuna dahil olanlar, süt ürünlerinden ve yumurtadan uzak durmalılar. Onların metabolizmaları ağır çalışır ve sütlü besinlerin de metabolizmayı yavaşlattığı biliniyor. Süt ve sütlü besinler, vücudun kalsiyum ihtiyacını giderirler. Vücudunuzda kalsiyum eksikliği olmaması için çeşitli haplarla kalsiyum ihtiyacınızı gidermelisiniz.
Sıvı Yağ Tercih Edilmeli
0 kan grubuna dahil olanlar için sıvı yağlar tavsiye ediliyor. Sıvı yağlar, özellikle zeytinyağı önemli bir besin kaynağıdır. Mono doymamış yağları, özellikle zeytinyağını tercih ederseniz, kalp ve damar sağlığını da korumuş olursunuz. Bu yağın kandaki kolesterol miktarını da azalttığı biliniyor.
Sıfır Kan Grubu İçin Örnek Diyet
Kan grubunuza uygun diyet hazırlarken sizlere bir haftalık, on beş günlük ya da bir aylık listeler sunmayı düşünmedik. Kan grubunuzun özelliklerine göre hangi yiyeceklere ağırlık vermeniz gerektiğini bildikten sonra listenizi kendiniz hazırlayabilirsiniz. Ayrıca bizim önerimiz, belirli bir süre diyet uygulayıp sonra eski duruma dönmek değil. Kan grubunuza uygun bir beslenme düzenine kavuşup, bunu ömür boyu uygulamanızı öneriyoruz.
Kahvaltı
• 2 dilim mısır ekmeği, tereyağı ya da fındık ezmesi sürülmüş
• 180 gram sebze suyu
• Muz
• Yeşil çay ya da ot çayı
Öğle Yemeği
• 180 gram haşlanmış dana eti
• Ispanak salatası
• Elma veya ananas
• Su ya da soda
İkindi
• 1 dilim elmalı kek
• Yeşil çay ya da ot çayı
Akşam Yemeği
• Kuzu pirzola
• Haşlanmış brokoli
• Haşlanmış patates
• Karışık mevsim meyveleri
• Bira ya da şarap (bir kadeh)

Sıfır Kan Grubuna Öneriler
0 kan grubundakiler için vitamin ve mineral takviyesi önem taşıyor. Metabolizmayı hızlandırmak, kanın pıhtılaşma gücünü artırmak, şişkinliği önlemek ve tiroid bezinin çalışmasını düzene sokmak gibi hedeflere ulaşmak için gerekli. Ancak vitamin takviyesi denilince akla öncelikle C vitamini gelir. Oysa 0 kan grubundakilere uygun yiyeceklerde C vitamini bol miktarda bulunmaktadır. D vitamini almak da gerekmez.
0 kan grubundakilerin öncelikle B vitaminlerine ağırlık vermeleri öneriliyor. İkinci sırada K vitamini var. Ve tabii kalsiyum takviyesi unutulmamalı.
Kanın pıhtılaşma gücü zayıf olduğu için doktora danışılmadan A vitamini takviyesi almak yanlış olur. Bilindiği gibi A vitamini kanı zayıflatır, yoğunluğunu azaltır.
Sağlıklı olmanın birinci şartı dengeli beslenmek ise, ikinci şartı da egzersiz yapmak. 0 kan grubuna dahil olanların uygulamaları gereken egzersizlere bir göz atalım.
0 kan grubundaki kişiler kilo vermek isterlerse, fiziksel faaliyetlere ağırlık vermelidirler.
Size bir egzersiz çizelgesi sunuyoruz :
• Aerobik (40-60 dakika) haftada 3-4 kez
• Yüzme (30-45 dakika) haftada 3-4 kez
• Jogging (30 dakika) haftada 3-4 kez
• Ağırlık kaldırma (30 dakika) haftada 3 kez

AB kan grubuna biber ve sirke yasak!Bu gruptakiler iki yumurta beyazı ile bir yumurta sarısı yerlerse kolesterolleri azalır.
Kan grupları arasında AB çok ender görülür. A grubuyla B grubunun karışmasından meydana gelen bu kan grubuna dünya nüfusunun ancak yüzde beşi dahildir. Ve de bu grup, kan gruplarının en yenisidir. Bundan on, oniki yüzyıl öncesine kadar böyle bir kan grubuna rastlanmamıştı. Doğudaki istilacı güçlerin batıdaki ülkeleri ele geçirmeleri üzerine farklı uluslar birbirlerine karıştılar. Doğuyla batı uygarlığının karışması sonucunda AB kan grubu ortaya çıktı. M.S. 900 yıllarından itibaren AB kan grubu oluştu. A ve B gruplarındaki Avrupalılar'ın evlilik yoluyla biraraya gelmedikleri kesindi. Ancak doğudan batıya akın başladıktan sonra farklı kan grupları birleşebildi.
AB grubu, iki grubun da özelliklerini taşır. Bu kan grubuna dahil olanların bağışıklık sistemleri çok güçlü olur. Ancak bazı kanser türlerine yakalanma olasılıkları vardır. İki grubun özelliklerini taşıyan AB grubu, alerji, artrit iltihaplanma gibi sorunlarla her zaman karşılaşabilir. AB grubunun şaşırtıcı özellikleri bu kan grubunun modern yaşamı simgelemesini sağlıyor: Karmaşık ve huzursuz.
AB Grubu Şaşırtıcı
Kan grubunuzun bilinmesini gerektirecek bir neden ortaya çıkmadan grubunuzu öğrenmek aklınıza gelmeyebilir. Oysa, kan grubunuz sizin yaşamınızda çok önemli yer tutan bir özelliğinizdir. Bu önemli özelliği bilmeden dengeli beslenme koşullarını yerine getiremezsiniz. Hangi hastalıklardan ne şekilde korunmanız gerektiğini bilemezsiniz. Kan grubunuz, bağışıklık sisteminizin anahtarıdır.
Kan nakli yapılması gerektiği zaman, kan Grubu A olan kişiye B grubu kan verilemez. A grubu kan, B grubu kanı kabul etmez. Aynı şekilde B grubundakiler de A grubu kan alamazlar. Kısacası A grubu ile B grubu birbirinden kan alamaz.
AB kan grubuna dahil olanlar her gruptan kan alabilirler ama AB grubu kanı, diğer kan grupları kabul etmez. Yani, AB grubu herkese kan verebilir ama başka hiçbir kan grubuyla uyuşamaz.
0 grubuna dahil olanlar da ancak kendi gruplarından kan alabilirler. Fakat 0 grubu herkese kan verebilir. 0 grubu aslında, evrensel kan bağışçısıdır.
AB Grubunun Özellikleri
A ile B'nin modern karışımıÇevresel değişikliklerden kaynaklanan beslenme özellikleriSindirim sistemi çok duyarlıdırBağışıklık sistemi çok güçlüdürStresi yenmek için zihinsel faaliyetlerden yararlanabilirSırrı henüz tam olarak bilinmiyor
Diyet Nasıl Olmalı
Daha önce de belirttiğimiz gibi, AB grubu, diğer kan gruplarından çok daha kısa bir geçmişe sahip. AB grubundaysanız, yiyeceklerinizi seçerken çok dikkatli davranmalısınız. A ve B gruplarının beslenme düzenlerini dikkatle incelemek gerekir. A ve B gruplarına uygun olmayan yiyeceklerin çoğu AB grubu için de sakıncalıdır. Ancak diğer kan gruplarına tavsiye edilmeyen domates AB grubundakilere öneriliyor. Kilo alma konusunda AB grubundakiler A ve B gruplarındaki genlerin özelliklerini taşıyabilirler. Bu da zaman zaman problem yaratır. Örneğin A grubundakiler gibi mide asidinizin miktarı az olabilir. B grubundakiler gibi et yemeye kalkıştığınız zaman sindirim sorunuyla karşılaşırsınız. Yediğiniz et, vücudunuzda yağ olarak depolanabilir. Eğer kilo vermek istiyorsanız, et yemekten kaçınmalısınız. Et yerken de yanında mutlaka sebze bulundurmalısınız ve de etin miktarının çok az olmasına dikkat etmelisiniz. Deniz ürünleri, süt ürünleri ve taze sebze kilo vermenize yardımcı olur.
Mide Asidi Yetersiz
AB grubunun, A ve B gruplarının özelliklerini taşıması ilginç bir durum yaratıyor. Çok fazla hayvansal protein almanız sindirim sisteminizi zorlar. Tıpkı A grubundakilerde olduğu gibi sizin de mide asidiniz yeterli değildir. İşte bu yüzden azar azar ve sık sık yemek yemelisiniz. Kuzu, koyun, tavşan ve hindi eti yiyebilirsiniz. Dana ve sığır etlerinden uzak durmalısınız. Tavuk ve piliç eti yerine hindi etini tercih etmelisiniz.
Yoğurt Uygundur
Sütlü besinler konusunda, B grubundakilerin alışkanlıklarına ağırlık verebilirsiniz. Yoğurt, kefir ve yağı alınmış krema sizin için uygundur. Yumurta yerken iki yumurta beyazı ile bir yumurta sarısı yerseniz, kolesterolünüzün artmasını önlersiniz buna karşılık vücudunuzun protein ihtiyacını gidermiş olursunuz.
Hastalığa Karşı Önlem
Hastalanan herkesin zihninde aynı soru şekillenir: ‘‘Neden ben?’’ Tıptaki büyük gelişmelere rağmen bu soruya kesin bir yanıt vermek olanaksız. Sadece bazı kişilerin belirli bazı hastalıklara kolayca yakalandıkları biliniyor.
Kan gruplarının sağlık sorunlarıyla doğrudan bağlantılı oldukları saptandı. örneğin A grubuna dahil olan ve ailesinde kalp hastalıklarına yakalanmış kişiler bulunanların beslenme konusunda çok titiz davranmaları gerekiyor. Ayrıca A grubunun kanser türlerine karşı da özellikle korunması şart.
O grubu karmaşık virüslere kolay kolay uyum sağlayamaz. O grubundakilerin bağışıklık sistemleri güçlü olmasına güçlüdür ama gücünün sınırlı olduğu da unutulmamalı.
B grubundakiler virüs hastalıklarına karşı savunmasızdırlar. Sinir sistemiyle ilgili sorunlara karşı önlem almalıdırlar.
AB grubundakiler, daha çok A grubunun sorunlarıyla karşılaşırlar. Görüldüğü gibi sağlıklı yaşayabilmek, hastalıklardan korunabilmek için öncelikle kan grubunun bilinmesi ve özelliklerinin dikkatle incelenmesinde yarar var.
Kan Grubu Hastalıkları
Kan grubuyla doğrudan ilgili olan sorunlara kısaca göz atalım :
• Yaşlılık hastalıkları
• Alerjiler
• Astım ve saman nezlesi
• Bağışıklık sistemiyle ilgili sorunlar
• Kan hastalıkları
• Kalp ve damar hastalıkları
• Çocuk hastalıkları
• Diyabet
• Enfeksiyon hastalıkları
• Karaciğer hastalıkları
• Cilt sorunları
• Kadınların üreme organlarındaki sorunlar
Böbrekler ve Beyin
Kuşkusuz, kan grubu ne olursa olsun, herkes zamanla yaşlanır. Bu nedenle de tıp, yüzyıllar boyunca, yaşlılığı önlemenin yollarını araştırdı. Bu çalışmalar, bugün de sürüp gidiyor. Yaşlılık hastalıkları denilince, öncelikle böbrekler ve beyin akla gelmeli. Yaş ilerledikçe, böbreklerin çalışmasında bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Örneğin yetmiş yaşına gelen bir kişinin böbreklerinin ancak yüzde yirmi beş kapasite ile çalışması söz konusudur.
Yaşlılığın öncelikle hissedildiği ikinci organ beyindir. Yaşlı bir insanın beynindeki nöronlar birbirlerine karışır. Bu karışma yüzünden de başta Alzheimer olmak üzere çeşitli hastalıklar ortaya çıkar. Kan grubunun özelliklerine uygun bir beslenme planı uygulamak, yaşlılığın gecikmesini sağlayabilir. Kan gruplarının birer gençlik kaynağı olduğunu söyleyemeyiz. Ama yaşlılık döneminin gecikmesi ve bu dönemden mümkün olduğu kadar az zarar görmek, kan gruplarının özelliklerini bilmekle sağlanabilir. Kan grupları, bizim yaşam formülümüzdür. Formülümüzü bilirsek ve onun gereklerini yerine getirirsek pek çok sağlık sorunundan korunabiliriz.
AB Grubundakiler İçin Örnek Diyet
AB grubundakiler hayvansal yağlar yerine zeytinyağını tercih etmeliler. Zeytinyağı bir mono doymamış yağdır ve kandaki kolesterol miktarını azaltır. Çok az miktarda olmak koşuluyla diğer bitkisel yağları da kullanabilirsiniz. Ama hayvansal yağları kesinlikle kullanmamalısınız.
Kahvaltı :
• Sabah kalkar kalkmaz limonlu su
• 1 bardak greyfurt suyu
• 2 dilim mısır ekmeği
• 2 dilim beyaz peynir
• Kahve
Öğle yemeği :
• 100 gram haşlanmış hindi göğüs eti
• 2 dilim kepek ekmeği
• Salata
• 2 erik
• Ot çayı
İkindi :
• 1 dilim peynirli kek ot çayı
Akşam yemeği :
• Omlet
• Çok az yağda pişirilmiş sebze
• Karışık meyve salatası
• Kafeinsiz kahve
• İstenirse 1 kadeh kırmızı şarap
AB Grubundakilere Öneriler
AB grubundakiler biber ve sirkeyi kendilerine yasaklamalılar. Salatalarda zeytinyağı ve limon kullanmalılar. Bol miktarda sarmısak kullanmaktan kaçınmamalılar. Şeker ve çikolata çok az miktarlarda olmak şartıyla yenebilir. AB grubuna dahil olanların mide asitleri çok az olduğu için mide kanserine yakalanma olasılıkları fazladır. Bu nedenle de C vitamini takviyesi yapmaları çok yararlı olur.
AB grubundakiler için sinir sistemini yatıştıran ot çayları çok yararlıdır. AB grubuna uygun egzersizler, aslında A ve B gruplarına önerilenlerin bir tekrarı. Sakinleşmek stresten kurtulmak için önerilen egzersizlerin belirtilen sürelerde uygulanması çok önemli.
• Hatha Yoga (30 dakika) haftada 3-5 kez
• Golf (60 dakika) haftada 2-3 kez
• Bisiklet (60 dakika) haftada 2-3 kez
• Yüzme (30 dakika) haftada 3-4 kez
• Dans (30-45 dakika) haftada 2-3 kez
• Aerobik (30-45 dakika) haftada 2-3 kez
• Gerinme egzersizi (15 dakika)
Kan grubu A olanlara et kesinlikle yasak!
Kan grubu A olanların ataları yeryüzündeki ilk vejetaryenleri temsil ediyordu.
Kan gruplarının da bir tarihçesi var. Ve bu tarihçe, insanlığın tarihiyle paralellik taşıyor. Dünkü yazımızda kan grubu 0 olanların aslında ilk insanları simgelediklerini belirtmiştik. İlk kan grubunun 0 olması bir rastlantı değildi. Mağaralarda yaşayan ilk insanlar, vahşi hayvanları avlayıp, onların etleriyle besleniyorlardı. Çevrelerindeki ağaçların meyvelerinden ve otlardan yararlanmak akıllarından geçmiyordu. Ama zamanla insanoğlu çevresini incelemeye başladı ve yaban otlarının ağaçlardaki meyvelerin de karınlarını doyurmaya yardımcı olacağını sezdiler. 0 kan grubundan sonra ‘‘ilk vejetaryenler‘‘ diye adlandırdığımız nesillerin kan gruplarının farklı olduğu ortaya çıktı. Onlar, damarlarında A grubu kan taşıyorlardı. Yapılan araştırmalara göre, A grubu, Asya ya da Ortadoğu'da, M.Ö. 25 bin-15 bin yıllarında ortaya çıktı. Yeni çevre koşullarının bir sonucuydu bu. Yeni taş devrinin insanları yavaş yavaş toprağı işlemeye başlamışlardı ve artık otlarla, bitkilerle besleniyorlardı.
Enfeksiyonlara Dirençli
0 kan grubundan A grubuna böyle hızlı bir şekilde geçmenin sırrı neydi? İnsanoğlu hayatta kalma savaşı veriyordu. Çeşitli sağlık sorunlarına karşı dayanıklı olmak zorundaydılar. Ve A grubu kan onlara bu gücü sağlıyordu. Kuşkusuz o ilk insanlar, vücutlarındaki kanı çektirip yerine A grubu kan nakli yaptırmadılar. Beslenme düzenlerinin değişmesiyle, kanlarının genleri de değişti ve yeni bir kan grubu türü ortaya çıktı. A grubu kan, enfeksiyonlara çok daha fazla direniyordu. Bugün bile kolera ve çiçek gibi bulaşıcı hastalıklardan kurtulmayı başaranların A grubu kan taşıdıkları biliniyor.
Bugün Batı Avrupa'da en yaygın kan grubunun A grubu olduğunu söyleyebiliriz. Akdeniz, Adriyatik ve Ege bölgelerinde yaşayanların büyük çoğunluğu A grubuna dahil. Doğu Asya'da A grubunun en yoğun olduğu ülke Japonya.
Çıplak gözle bakıldığında, kan homojen, kırmızı renkte bir sıvıdır. Fakat bir damla kanı mikroskop altında incelerseniz, kanın aslında pek çok elementten meydana geldiğini anlamakta gecikmezsiniz.Bu elementlerin herbiri büyük önem taşır ve farklı işlevleri vardır.
A Grubununun Özellikleri
Onlar ilk vejetaryenler
Ektiğini biçer
Sindirim sistemi duyarlıdır
Bağışıklık sistemi dayanıklıdır
Yerleşik beslenme ve çevre koşullarına kolayca uyum sağlar
Stresi yenebilir
Güçlü ve sağlıklı kalması için sebze ağırlıklı diyet uygulamalıdır
Diyet Nasıl Olmalı
Günümüzde giderek yaygınlaşan 'ayaküstü atıştırma' uygulamasının A grubuna dahil kişiler için yararlı bir beslenme şekli olmadığı kesin. Aslında bu tür beslenme alışkanlığı herkes için sakıncalı ama özellikle A grubu insanının böyle uygulamalardan kaçınması gerek. Kan grubu A olan Amerikalılar için kan grubuna uygun beslenme düzenine alışmak çok zor oluyor. Bildiğiniz gibi Amerikalılar et ve patates ağırlıklı besinlere tutkunlar. Bu alışkanlıktan vazgeçip soya proteinleri ve tahıl ürünleri ve sebzelere ağırlık vermeliler. A grubuna dahil olanlar olanakları elverdiğince doğal besinlerle beslenmeli. Bu gruba dahil olanların bağışıklık sistemleri son derece duyarlıdır. Üstelik kalp hastalıkları, kanser ve diyabet gibi sorunlar kapıda bekler. Kan grubu A olanlar, bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için gereken önlemleri alırlarsa, korkmaları için bir neden kalmaz.
A Grubu Et Yememeli
A grubu için hazırlanan diyeti uygulamak kilo vermeyi sağlar. Metabolizma açısından A grubu, 0 grubunun tam tersidir. A grubundaki kişiler kırmızı et yedikleri zaman ağırlık hissederler, enerji kaybına uğrarlar. Ama proteinli besinler ve sebzeler bu kişilere enerji verir, daha canlı olmalarını sağlar. A grubundakiler zaman zaman vücutlarının su tutmasından yakınırlar. Sindirim sistemleri uygunsuz yiyecekleri eritmekte geciktiği için vücutta su birikir. O grubundakiler için et, vücuda enerji veren bir yakıttır. A grubundakiler ise eti yağ olarak vücutlarında depolarlar. A grubundakilerde mide asidi miktarı çok azdır.
Sütlü Besinler De Yok
A grubundakilerin sütlü besinleri sindirmeleri de zor olur. Bunlar ensülin reaksiyonunu artırdıkları için metabolizmada yavaşlama görülür. Dahası sütlü besinlerde doymuş yağ oranı çok yüksektir. Bu özellik de şişmanlığa ve diyabet hastalığına zemin hazırlar. Bu nedenle A grubundakiler sütlü besinleri yemek listelerine dahil etmemeliler.
Deniz Ürünleri Serbest
A grubundakiler, sağlıklı bir şekilde kilo verebilmek için her türlü eti yemek listelerinden çıkarmalıdırlar. Bu öneri pek de gerçekçi sayılmaz. Daha gerçekçi davranalım ve şöyle diyelim : Mümkün olduğu kadar az et tüketilsin. Ayaküstü lokantalarını dolduran kişilerin kalorisi yüksek ve yağ oranı çok fazla olan yiyeceklerle beslendiklerini biliyoruz. Bu kişilerin büyük bir bölümünün kan grubu A olabilir. Et türlerinden tamamen vazgeçip vejetaryen olmak zaman alabilir. Bu işi birdenbire değil yavaş yavaş yapmalı. Et yerine haftada iki üç kez balık yiyin. Et yediğiniz zaman yağsız olmasına dikkat edin. Balık yerine tavuk eti de yiyebilirsiniz. Et yemekleri haşlama ya da fırında pişirilsin. Salam, sosis ve kavurma gibi türlerden uzak durulmalı.
A grubundakiler aşırıya kaçmamak koşuluyla haftada üç dört kez deniz ürünleriyle beslenebilirler. Fırında pişirilmiş, ızgara ya da haşlanmış deniz ürünleri zarar vermez.
Öncelikle Sebze - Meyve
A grubu için hazırlanan diyetlerde, sebzeler birinci sırada yer alıyor. Vücudun mineral, enzim ve antioksidan ihtiyacının giderilmesi için sebze çeşitlerine ağırlık verilmeli. Sebzelerin mümkün olduğunca doğal durumda olmalarına özen gösterilmeli (çiğ ya da buharda pişirilmiş.) A grubundakilerin sebze ağırlıklı yemek listelerinde biber, domates, patates ve lahana yer almamalı.
Brokoli, bu gruptakiler için içerdikleri antioksidanlar nedeniyle hararetle önerilen sebzelerin başında geliyor. Antioksidanlar, bağışıklık sistemini güçlendirirler ve anormal hücre bölünmesini engellerler.
A grubundakiler için çok yararlı olan sebzeler arasında havuç, balkabağı, ve ıspanağı sayabiliriz.
Sarmısak sofradan hiç eksik edilmemeli. Doğal bir antibiyotik olan sarmısak, aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir, kan için de yararlıdır. Sarmısak her kan grubu için yararlıdır, fakat en fazla yarar sağlayan kan grubu A'dır.
Günde üç öğün meyve yenmeli. Erik ve vişne gibi meyveler yenilmeli. Tropikal bölgelerde yetiştirilen meyvelerin hiçbiri A grubuna dahil olan kişilere tavsiye edilmiyor. Narenciye türü meyveler de A grubu için zararlı olabilir.
Kahvaltı :
• 1 bardak limonlu su (kalkar kalkmaz)
• 1 küçük kase sütle karıştırılmış yulaf
• 1 bardak greyfurt suyu
• Kahve veya ot çayı
Öğle yemeği :
• Marul salatası, taze soğan, salatalık, beyaz peynir, limon ve taze nane
• Elma
• 1 dilim ekmek
• Ot çayı
İkindi :
• 2 dilim limonlu kek
• 2 erik
• Yeşil çay ya da su
Akşam Yemeği :
• Lazanya/Brokoli/ Yoğurt
• Kahve veya ot çayı
• 1 kadeh kırmızı şarap
Kan Grubu A Olanlara Öneriler
Kan grubu A olanlar öncelikle B12 vitamini eksikliğine karşı tedbir almalılar. Diğer B vitamini türlerinin eksikliği hissedilmeyebilir. C vitamini takviyesi gereklidir ama dozunun yüksek olmaması koşuluyla (250 miligramı aşmamalı.)
Orta yaşlılar günde 300-600 miligram kalsiyum takviyesi almalı. Bildiğiniz gibi vücut demir ihtiyacını kırmızı etten giderir. A grubunun diyetinde kırmızı et bulunmadığı için doktor kontrolünde demir takviyesi yapılmalı.
A grubundaki kişiler için öncelikle Uzakdoğu sporları öneriliyor.
Seçilen yiyecekler kadar, seçilen spor türlerinin de önem taşıdığı unutulmamalı.
• Tai Chi (30-45 dakika) haftada 3-5 kez
• Hatha Yoga (30 dakika) haftada 3-5 kez
• Hızlı yürüme (30 dakika) haftada 2-3 kez
• Yüzme (30 dakika) haftada 3-4 kez
• Dans (30-45 dakika) haftada 2-3 kez
• Aerobik (30-45 dakika) haftada 2-3 kez
• Gerinme (15 dakika) haftada 3-5 kez

BİR BAYRAM BÖYLE GEÇTİ...

Dün her zamanki gibi sabah kahvaltısında az yedim ki diyet havasına yavaş yavaş gireyim diye.Sonra ablamlar geldi ,yanlarında da tahsil için Ankara’da bulunan yeğenim Perinur .Bir gecesini bizimle geçirmek için eşyalarıyla birlikte gelmişti.Kilo problemi olmamakla birlikte sürekli diyet yapar.Önceleri hiçbirşey yemekistemedi.Eh! ben de teyzeyim ya, ısrar ettim. Onun sevdiği şeyleri pişirdim.Akşam üstü kızım çok ateşlendi ve dokora gitmek zorunda kaldık. Doktor pek birşey söylemedi ama bir sürü antibiyotik verdi..Onları alıp eve döndük. Zavallı kızım pek birşey yiyemiyordu ama bizim teyze-yeğen iştahımız pek yerindeydi. Yatana kadar ağzımız sürekli işledi. Eretsi gün-yani bugün ikimiz de diyete yeniden başlamaya karar verdik.Sabah onu zorla uyandırdım.Kırk yılda bir geliyor diye eşim bir sürü kahvaltılık, iştah açıcı şeyler almış.Yeğenim ısrarla yemedi ve sadece bir simidin ucunu azıcık kemirmekle yetindi.O yemedikçe biz iştaha gelsin diye anlata anlata yedik.Yani diyet yine gitti.Şimdilik.. .Sonra onu da Formdakal sitesine üye yaparak ideal kilosunu ve ne kadar zamanda verebileceğini hesapladık.Sürekli olarak bana” teyze ne yiyeyim?” ,”Bunun kalorisi kaç?” diye sorup duruyordu.Ben de böylece bu sorulardan kurtulmuş oldum.Bugün fazla kalorili şeyler yememeyi düşünüyorum.2 gündür et yemekten kendimi iyice etobur gibi hissetmeye başladım.Bir filmde görmüştüm; kızın biri sürekli sebze suyu içerek çok kısa bir sürede kilo veriyordu.Acaba bende sebzedaş mı olsam diye düşünüyorum.Sanki sebze yiyincepek doymayacakmışım gibi hissediyorum.Diyet kardeşim Dali’nin dediğine göre bunun kan grubuyla çok ilgisi varmış.Ben O Rh +ve im.Bu yüzden et yemeyi seviyormuşum.Bir ara kan grubuna göre diyet diye birşey okumuştum. Onu da bulursam bu sayfaya koyacağım. Belki bu yolla daha hızlı kilo verebilirim. Hangi diyeti uygulayacağımı bende şaşırmış durumdayım.Kan grubuna göre diyet, karbonhidratla proteini karıştırmama diyeti, kalori hesabına göre diyet!!Hangisi daha iyi deneyerek bulmaktan başka çarem yok gibi gözüküyor.Lütfen önerilerinizi esirgemeyin ben hangisini uygulayayım????

Çarşamba, Ocak 11, 2006

KURBAN BAYRAMI 2.GÜN DİYET (!) ANILARIM????

Kurban Bayramının 2.günü bugün ve benim diyet yerlerde sürünüyor.Kızımın okulunun tatile girdiği Cuma gününden beri hergün yarın fazla yemiyeyim diye niyetleniyorum ama bir türlü olmuyor.E normal eşim de evde çünkü ve maşallah ailece pek iştahsızızdır. Dün , yani bayramın 1. günü sabah kahvaltısında fazla birşey yemedim.Sonra eşim kurbanla ilgilenmeye gitti ve biz kızımla evde oyalanmaya başladık.Hiç tatlı yapmadan olmaz bayram günü diye birgün önceden etimekli bir tatlı yapmıştım.Ne de olsa 10 Ocak yani bayram günü evlilik yıldönümümüzdü ve en azından bir tatlı yemeyi hakediyorduk.Eşim gecikince kızımla ben tatlının nasıl olduğuna bakmaya karar verdikve önce bir dilim derken ikincisi de arkadan geldi.Neyse sonra eşim geldi e daha fazla vukuat olmadan evden çıktık.Birkaç tanıdığımızla bayramlaştıktan sonra eşimin bir arkadaşının ailesini ziyarete gittik.Yemeğe kalmamız için ısrar ettiler ama biz dışarda başabaşa bir yemek düşündüğümüziçin pek istemedik..O zaman biraz tatlı yiyin bari dediler ve bir tabak dolusu ev yapımı baklava , erzincan ketesi, lahana sarması ,kalbura bastı dolu bir tabağı getirip önüme koydular.Eh Dali’nin sayfasında ev yapımı baklavayı okuyunca çok canım istemişti zaten.Bu yüzden hayır diyemedim.Biraz daha oturup kalktık Allahtan yoksa bakalım daha neler gelecekti? Eşim yemek için nereye gidelim diye sordu ama bende pek yemek yiyecek hal kalmamıştı.Biraz dolaşalım sonra karar veririz dedim.Kipada filan dolaştık ve belki acıkırsak yeriz diye dondurulmuş pizza aldık. Kurban eti yeme sevdamız birgün ertelenmişti çünkü.Sonra eve geldik ama hala yemek yemek istemiyorduk .Çay demleyip yaptığım tatlıyı yedik ve böylece neredeyse sırf tatlılardan oluşan bir menüyle günü tamamlamış olduk.Bugün daha hafif yiyeceğime kendi kendime söz verdiğim için kahvaltıda sadece bir kepekli tost yedim ama daha sonra eşimin bir arkadaşıyla buluşmak için Özdileğe gittik ve orda cappucinoyla başlayan menü cheesecake’le devam etti. Daha sonra eve geldiğimizde tatlının kanımdaki insulini yükseltmesiyle canım hala yiyecek birşeyler istiyordu. Şu anda eşim etleri doğruyor,kızım tv seyrediyor ve bende bu satırları yazıyorum. Daha birşeyler yiyecekmiyim peki?Kimbilir?Gece daha yeni başlıyor....

Salı, Ocak 10, 2006

EN YENİ TREND BUYMUŞ????

Zayıflamada en yeni trend bitki tozu
Yeni yıla girerken herkes özel kararlar alır. Kararlar arasında elbette forma girmekle ilgili bazı düşünceler de vardır. Zaten ene doğru genişlemeye başlamışsanız bu kararı zorunlu olarak almak zorundasınız! Ki artık şişmanlık sadece estetik sorunu da değil. Aşırı kilo kanser, kalp, diyabet ve tansiyon gibi önemli hastalıkların da nedeni olabiliyor. Neden-sonuç açısından değerlendirildiğinde şişmanlığın ilk nedeni fazla kalori almak. Ayrıca hormonsal düzensizlikler ve troid bezi sorunları da kilolara neden olarak gösteriliyor. Peki zayıflama tekniklerinin hiç suçu yok mu? Uzmanlar sıkı diyete girip günlerce aç kalıp, sonra da zayıflayanların büyük yanlış yaptığını söylüyor. Bir süre sonra iki misli kiloyla karşılaşınca neye uğradıklarına şaşıran kadınlar başka çareler aramaya başlıyorlar. Bu çarelerden birinden de 'Zayıflama Tozu' üreten Volkan Kurt söz ediyor. Ataşehir'de sağlıklı beslenme faaliyet gösteren Herbalium Doğal Ürünler Merkezi'nin müdürü olan Kurt, bitkisel ve doğal olan her şeyin ilgi alanlarına girdiğini belirtiyor. Açtıkları www.herbalium.net adlı site de bu çerçevedeki bilgileri barındırıyor, meraklısına aktarıyor. Son olarak ürettikleri ürün ise kilo sorunu olanların ilgi odağında. Bu yeni ürünün en önemli özelliği, içeriğinde 'yağ yakıcı' şifalı bitkilerin ve özel karışımların bulunması. Bunun çay değil, 'toz' olduğuna dikkat çeken Volkan Kurt, sağlıklı zayıflamak isteyenlere öneriyor. Daha fazla bilgi için: www.herbalium.net
--------------------------------------------------------------------------------
Zayıflama tozu nasıl etki ediyor?
Bitkisel tozun günde üç kere, yemeklerden önce bir kase yoğurtla karıştırılıp yenmesi öneriliyor. Üzerine su içildiğinde, karışım hem tok tutuyor hem bağırsakları çalıştırıyor. Öte yandan yemekte alınan yağların vücuttan daha kolay atılmasını sağlıyor. Karışımın içinde sinemaki gibi boşaltım sistemini aşırı çalıştıran bitkiler yok. Tam tersi yan faydası var. Yüksek kolesterolü düşürüyor, tansiyona faydalı oluyor.
--------------------------------------------------------------------------------
İştahı köreltmenin silahı bol malzemeli salata!
Zayıflama tozu, 'Z-34' adını taşıyan bitki özü damlası ile birlikte kullanılırsa, daha olumlu sonuçlar çıkıyor ortaya. Sabah ve akşam yarım çay bardağı su içerisine 10 damla damlatılarak içilmesi gereken damla vücuttaki yağların atılmasını hızlandırıyor. Volkan Kurt, iştahlı kişilere de şu formülü veriyor: 'Yemekten önce bol malzemeli bir salata hazırlayın. İçine bir yemek kaşığı zeytinyağı ve 1 limon sıkın. Yemeğe başlamadan önce bu salatayı yavaşça ve iyice çiğneyerek bitirin. Bu salata beyne tokum mesajı verir.'


AKŞAM GAZETESİ'NDEN

Pazartesi, Ocak 09, 2006

KİLO VE OBEZİTENİN SUÇLUSU KİM DERSİNİZ???

Kilo ve obezitenin sebebi hormonlar
Nasıl olup da bazı insanlar ömür boyunca diyet yapmadıkları halde hep ince kalırlar da diğerleri her fırsatta daha fazla kilo almaya eğilimlidir. Kalıtım ya da alışkanlık deriz, takıntılar veya bunalımlarla açıklamaya çalışırız. Tabii ki bunda hepsinin ve hatta daha fazlasının payı vardır. Ama kilo ve obezite sorununun en önemli ve en karmaşık yönü hormonlardır. Öte yandan en belirleyici yönü de hormonlardır. Evet her şeye rağmen diyetle bir miktar kilo verilebilir ama temelinde hormonal bir sorun varsa, büyük bir ihtimalle bu kilolar geriye gelir.
* Şişmanlığın kısır döngüsü: Bazı insanlar ellerinden geldiği kadar diyet ve egzersiz yapmalarına rağmen, doğru dürüst kilo vermeyi başaramazlar. Sonunda ümitsizliğe kapılıp, ipin ucunu bırakırlar. Kısa sürede eskisinden daha fazla kilo almaları işten bile değildir! Zaten kaderlerine küsüp daha fazla yemek bile yerler. Aynı zamanda vücutlarındaki tüm hücreler kıtlık çığlıkları atıp onları daha fazla yemeye zorlar! Bu acımasız döngü, bir kartopu gibi yuvarlandıkça büyümeye devam eder.
* İçimizden gelen dayanılmaz dürtüler: İşin doğrusu; açlığımız, tokluğumuz, iştahsızlığımız veya tatlılara, böreklere, hamur işlerine, alkole karşı duyduğumuz çekim veya sağlıklı gıdalara yönelim, hep vücudumuzdaki hormonların taşıdığı mesajlarla oluşur. Bizi aç olduğumuz veya yeterince doyduğumuz konusunda uyaran mesajlar belirli hormonlarımızdan gelir. Ayrıca aldığımız gıdaların nereye gideceğine, yağa mı yoksa şekere mi dönüşeceğine, kaslara mı, karaciğere mi gideceğini de hormonlar belirler. Egzersiz yaparken bile, vücudumuzun neresindeki enerji depolarını ve yağları kullanacağına, hangilerini muhafaza edeceğine veya asla eritmeyeceğine yine hormonlarımız karar verir. Örneğin; erkeklerde göbek, bayanlarda basen birikir. Menapoz ve andropozdan sonra kadınlık ve erkeklik hormonları birbirine yaklaşır. Bir de bakarsınız, bayanlarda karın ve bel çevresinde yağlanma, erkeklerde de basen ve selülit oluşmaya başlar.
* Depresyona dikkat! Kullandığımız bazı ilaçlar veya yeme alışkanlıklarımız vücut kimyasını zorlarsa, herhangi bir duygusal çalkantı içindeysek veya hamileysek, vücudumuzdaki hormon bezlerinden bazıları pasif bir duruma geçebilir. O zaman tüm vücut fonksiyonları karışır, alışmadığımız davranışlar üretiriz. Örneğin; yaşam ritmimiz değişir veya farklı şekilde yemek yemeye başlarız.
* Dönüm noktaları: Sorun kısa sürerse, vücudumuz kendi kendini onarır, fazla oyalanmadan normale döner. Bazen de vücut yeni durumuna alışır. Örneğin; siz daha fazla yemeye devam edersiniz, daha düşük metabolizma ile yaşamaya alışırsınız. İşte kilo almaya başladığınız o dönemeç başlamıştır! Bundan sonrası kolay gelsin. Öğrencilik günlerinde günde 2 ekmek, sayısız sandviç yerken, bir gram kilo almamış olabilirsiniz. Ama en geç 30-40 yaşından sonra buna devam edemeyeceğinizi anlarsınız. Çünkü tüm hormon seviyeleri düşmeye başlamıştır ve bu durum ilk sinyallerini bel çevresinde, karın ve kalçalarda yağların birikmeye başlamasıyla verir! Bu tip yağlanma hormonların daha da fazla düşmesine neden olur ve kısır döngü sizi içine çeker.
* Tüm sorumlusu hormonal zincir! Kilo almak ve alamamak hormonlarla ilgilidir. Vücut ağırlığımız son derece karmaşık bir hormonal zincire bağlıdır. Vücudumuzdaki 100'ü aşkın hormon, mükemmel bir orkestranın ahengiyle metabolizmayı kontrol eder. Bütün bu hormonlar her gün kan dolaşımına binlerce, milyonlarca ünite olarak karışırlar. Bir kurye gibi, beyinden ve iç salgı bezlerinden vücudun her yanına mesaj iletirler. Kalp atışlarımızı, nefes alışımızı hormonlar yönetir. Kadınları kadın, erkekleri erkek yapan hormonlardır. Gece bizi uykuya daldıran, sabah uyandıran hormonlarımızdır.
* Gücünüz yok mu? Günde yarım saat bile yürüyecek gücünüz kalmadıysa ya da bu motivasyonu bulamıyorsanız, acilen ayrıntılı bir check-up yaptırın. Beyin metabolizması, duygusal sorunlar, uyku kaliteniz, tiroid bezi, böbrek üstü bezleri ve insülin bakımından sağlığınızı sorgulayın. Hele menapoz veya andropoz dönemindeyseniz, tüm hormonlarınızı ölçtürün, tansiyon, kolesterol ve diğer kan seviyelerini öğrenin. Sonra da ihmal etmeden tedaviye başlayın. Hormon tedavisinden çekinmeyin. Gücünüz biraz ivme kazandığında egzersiz, diyet ve doğal desteklerle kendinizi kalıcı olarak toparlayabilirsiniz.

Egzersizle canlanın
Mükemmel hormon zinciri bozulunca işler değişir. Ardından hormon bozuklukları, kilo alımını tetikler, kilo alımı hormon üretimini engeller! Bu döngü kırılmadan kilo kontrol edilemez. Diyet ve egzersiz yaptığımız zaman kilo vermemizin nedeni sadece daha az kalori alıp, daha fazla kalori yakmamız değildir. Esas neden, daha sağlıklı bir yaşam tarzı ile hafif hormonal sorunların giderilmesi böylece metabolizmanın canlanmasıdır. Hormon dengesini doğal yoldan düzeltmenin tek yolu egzersizdir. Düzenli egzersizler hormon dengesini düzeltir, metabolizmayı hızlandırır, yağları yakar ve kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Böylece kilo vermek, karın bölgesindeki yağları eritmek, vücudu şekle sokmak, sıkılığını korumak mümkün olur ve tüm hormonal faaliyet canlanır.

Pazar, Ocak 08, 2006

SIK SIK ÇİKOLATA KRİZİ Mİ GEÇİRİYORSUNUZ??

Benim gibi sık sık tatlı krizine giren arkadaşlarımızı bilgilendirmek için güzel bir makaleyi buraya koyuyorum.

Çikolata krizi de gizli diyabetin alarmı sayılabilir
Gizli şekeri olanlar sabah uyandıklarında fazla acıkmaz, genellikle kahvaltı yapmaz, öğle yemeğini hafif geçiştirir. Ama ilk yemeği yedikten sonra uyuyuncaya kadar sürekli yemek yerler. Akşama doğru tatlı krizi ve çikolata isteği başlar. Bir grup hasta gece bile uykudan uyanıp yemek yiyebiliyor. Halk arasında 'Şeker hastalığı olup olmadığını anlamak için açlık şekerini ölçtür' gibi yaygın bir kanı vardır. Oysaki gizli şekere hiçbir zaman 'açlık kan şekeriyle' teşhis konulmaz. Hastanın öğününden iki saat sonra yapılan kan şekeri ölçümü hekime doğru sonucu verecektir


Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, gizli diyabetle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Gizli diyabet çok yaygın mı? Genel olarak erişkin her 3 kişiden 1'inde 'gizli diyabet' denilebilecek 'tokluk kan şekeri yüksekliği' var. Bunun erken yakalanıp tedavi edilmesi, kalp krizi ve felç gibi kalp-damar hastalıklarını ve bunlardan olan ölüm oranını azaltıyor. Türkiye'deki 5 milyon diyabet hastasından 3 milyonu, hastalığın vücuduna verdiği hasardan habersiz yaşıyor. Yapılan araştırmada, ülkemizde açlık kan şekeri ölçümleri normal olan 100 hastadan 31'inin, tokluk kan şekeri ölçümlerinde şeker hastası oldukları belirleniyor. Açlık kan şekeri normal olan kişilerde tokluk, yani öğünlerden iki saat sonra ölçülen kan şekeri yüksek olabiliyor ve bu kişilerde 'gizli şeker' bulunabiliyor. Bu nedenle şeker hastalığının erken teşhisinde, tokluk kan şekeri ölçümü önemli bir yere sahiptir. Tokluk kan şekerinin ölçümü ve tedavisiyle kalp hastalıkları riski de kontrol altına alınabiliyor. Diğer taraftan, Türkiye Diyabet Epidemioloji çalışması sonuçlarına göre, Türkiye'de 2 milyon 600 bin şeker ve 2 milyon 400 bin gizli şeker hastası bulunuyor.
Gizli şeker nasıl ortaya çıkar? İlk ortaya çıkan bulgu; 'reaktif hipoglisemi' adını verdiğimiz şeker düşme ataklarıdır. En önemli özelliği; açken değil, yemek yedikten sonra hipoglisemi atakları olmasıdır. Buna 'tokluk hipoglisemileri' adını veriyoruz. Bu kişiler sabah uyandıklarında fazla acıkmazlar, genellikle kahvaltı yapmazlar, öğle yemeğini hafif geçiştirirler. Ama ilk yemeği yedikten sonra uyuyuncaya kadar sürekli hipoglisemi atakları olur ve sürekli yemek yerler. Kan şekerinin düşüklüğü, sinirlilik, soğuk terleme, fenalık hissi, bazı kişilerde baş ağrısı ve konsantrasyon bozukluğu gibi bulgular görülür. Akşama doğru tatlı krizi ve çikolata isteği baş gösterir. Bir grup hastada da gece uykudan uyanıp yemek yeme vardır.
TOKKEN KAN ŞEKERİNİZİ ÖLÇTÜRÜN

Kimler dikkat etmelidir?
Özellikle 50 yaşın altında ortaya çıkan hipertansiyon, koroner hastalığı ve enfarktüste mutlaka gizli şeker aranmalıdır. Toplumda genetik olanlar dışında şişmanlıkların yaklaşık yüzde 80'inde reaktif hipoglisemi var. Şişmanlığın tedavisi ancak bu metabolik bozukluğu bulduktan sonra yapılıyor. Genellikle hipoglisemide temel sorun açlıktır. Herhangi bir diyet uzmanına veya zayıflama merkezlerine gidildiğinde hastalara 'hipokalorik' yani bir anlamda 'açlık diyeti' veriliyor. Hasta dişini sıkıp açlık diyeti uyguluyor ama bıraktıktan sonra verdiği kilodan fazlasını alıyor. Açlığı açlıkla tedavi edemezsiniz.
Gizli şeker tam olarak nasıl tespit ediliyor? Şeker hastalığı bulgularını verinceye kadarki 10-20 yıllık süreçte, hep açlık kan şekeri normal düzeydedir. Toplumda 'Şeker hastalığı olup olmadığını anlamak için açlık şekerini ölçtür' gibi yanlış bir kanı vardır. Oysa gizli şekerde hiçbir zaman açlık kan şekeriyle teşhis konulmaz. Hastanın glikoz yükleme testi yaptırması gerekir. Bu teste 75 gram glikoz içeren şekerli su verilir. Şekerli suyu içtikten sonra 5 saat kan şekeri izlenir. Ancak hastalar bu teste 4 saat ayıramayabilir. Bunun için 'karışık diyet' adını verdiğimiz 75 gramlık karbonhidrat diyeti vardır. 5 dilim ekmek, 2 kaşık reçel ve 2 kesme şekerle yapılan kahvaltıdan iki saat sonraki kan şekeri ölçülür.


ŞEKERİ ÖNLEMEK ELİNİZDE...
Hipoglisemi hayatı nasıl etkiler? Yaşam kalitesini bozar. İnsan ilişkilerini olumsuz etkiler. İş performansını bozar. Tedavi, uygun bir diyet programı, günde 6-8 öğün, sık sık ve azar azar yiyecek programıyla çözümlenir. Üç öğün düzenli yemek, yemek aralarında kepekli bisküvi, sandviç, uykudan önce de bir bardak süt ve birkaç bisküvi yenebilir.
Gizli diyabet bir süre sonra normal diyabete dönüşür mü? Gizli diyabet 5-11 yıl arasında açık diyabete dönüşebilir. Anlamlı derecede kilo vermek, fazla kalori almamak ve
verecektir' beden faaliyetlerini artırmakla bu süre geciktirilebilir. Bazen önlemek bile mümkün oluyor.

BÜYÜK DAMARLARA ZARAR VERİR
Gizli diyabet vücuda daha mı az hasar verir? Gizli diyabet, küçük damarlar üzerinde daha az etkilidir. Bu bakımdan, gizli diyabetten olmuş üremi (böbrek yetmezliği) ya da gizli diyabetten olmuş diyabetik körlük pek görülmez. Fakat gizli şekerin büyük damarlara verdiği zararlar, açık şekere yakın derecededir. Yani gizli şeker de; damar sertliği, enfarktüs ve beyin damarları tıkanması gibi hasarlara sebep olur.
Gizli diyabet nasıl tedavi edilir? Hareketli olmak, beslenirken ağırlıkla sebzeleri tercih etmek, çabuk ve kısa süren etkili insülin salgılayıcı ilaçlar kullanmak ve insülin direncini azaltan ilaçlar kullanmak gibi tedavi yöntemleri vardır.Düzenli Egzersiz Yaparak Diyabete 'dur' Diyebilirsiniz
* Gizli şekerim varsa bunu mutlaka bilmem gerekir mi? Eğer gizli diyabetiniz olduğunu bilirseniz, Tip 2 diyabetli olmanızı önleyecek önlemleri zamanında alma şansınız olur. Çalışmalar ağırlık kaybını sağlayan ve fiziksel aktiviteyi artıran diğer bir ifade ile gerekli yaşam tarzı değişikliklerini yapan prediyabetli bireylerin, yüzde 58 oranında Tip 2 diyabetli olmayı önleyebildiğini veya geciktirebildiğini göstermiştir.
* Gizli diyabetin tedavisi nedir? Bireysel bir beslenme tedavisi ve haftanın 5 günü günde 30 dakika düzenli yürüyüş şeklinde yapılan egzersiz programı sonucunda, vücut ağırlığının ılımlı olarak azalması yüzde 5 ile 10 arasında gizli diyabete geçiş önlenebiliyor veya geciktiriliyor. Eğer gizli diyabetiniz varsa olmayanlara oranla kalp hastalığı riskiniz yüzde 50 artmıştır. Bu nedenle kalp hastalıklarıyla ilişkili sigara içmek, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol gibi risk faktörlerini bilmeniz gerekmektedir. Eğer risk faktörlerinden birine veya birkaçına sahipseniz bu faktörlerin tedavi edilmesi de son derece önemlidir.
* Kimler gizli diyabeti olduğundan şüphelenip test yaptırsın? Şişman ve 45 yaşın üstündeyseniz gizli diyabet olup olmadığınızı öğrenmek için test yaptırmanız gereklidir. Eğer vücut ağırlığınız normal ise ve 45 yaş civarında iseniz testi yaptırmanın sizin için uygunluğunu doktorunuza danışınız.45 yaşından genç erişkinlerde ve şişman bireylerde diyabet ve gizli diyabet yönünden risk faktörlerinin varlığı araştırılır. Bu risk faktörleri; yüksek tansiyon, düşük HDL-kolesterol düzeyi, yüksek trigliserid düzeyi, ailede diyabet varlığı, gestasyonel diyabet ve 4,5 kg üzerinde bebek doğumu öyküsü olmasıdır.
* Ne sıklıkla test yapılması gerekir? Gizli diyabet saptanmamış olmasına rağmen risk faktörlerine sahipseniz her 3 yılda bir test yaptırmalısınız. Eğer pre-diyabet varsa Tip 2 diyabetin tespiti için her 1-2 yılda bir test yaptırmanız gerekir.


SON 3 GÜNÜN ÖZETİ!!!

Herkese yeniden merhaba...
2-3 gündür hiçbirşey yazamadım çünkü kızımın okulu tatile girmişti ve onunla ilgilenmek zorundaydım. Üstelik o evde olunca bilgisayar sırası pek bana gelmiyor. Bugünde (bugün dahil) neler yaptığımı şöyle bir özetleyeyim önce. Cuma günü malum karne günüydü. Kızımın ilk karnesi olacağı için ben ondan daha fazla heyecanlıydım. Karneler saat 14:00’te verilecekti. Karne saati gelinceye kadar kızımın okulunun yanındaki bir arkadaşımda vakit geçirmeye karar verdim. Sabah her zamanki kepekli tost ve nescafe menümü uygulamış ve eğer öğlen acıkırsam diye yanıma meyvalı ve düşük kalorili bir yoğurt almıştım. Eğer çok acıkırsam diye bir de vanilyalı light kek. Arkadaşım çay içiyordu (ben biraz çat kapı gitmiştim çünkü) ve ısrarla bana da çay koydu. Çayı sade olarak içerim ben yanımda istersem kek de var dememe aldırmadan bi de kaşarlı, sucuklu yarım ekmek arası tost yapıp getirmez mi? Yiyemem rejimdeyim dediysem de dinletemedim ve bana zorla o tostu yedirdi. Öğle yemeğine sayarsın dedi. Sonra onun bir arkadaşı ve ablam da oraya geldi.(ortak bir arkadaşımız çünkü). Onlara Türk kahvesi yaparken bana da yaptı ve yanında da bol fındıklı çikolata kareleri. Ben yutkunarak onlara baktım. Hepsi birer ikişer götürüyor. Hadi 1 karecik de ben yiyeyim dedim.Neyse daha fazla vukuat olmadan karne saati geldi ve okula gittik. Öğretmenle dönem başında biraz ters düşmüştük bu yüzden kızımın karnesini pek bi merak ediyordum.Beni görünce kıpkırmızı oldu ve :”Bazı öğrencilerime verdiğim notlardan dolayı vicdan azabı duyuyorum , ama notlar 15 gün önce verildi ve ben geri alıp düzeltemedim” dedi. Anladım ki 1. sınıf çocuğa hiç acımadan düşük not vermiş. Kızım gayet güzel okuyup yazıyor şimdi. Bu yüzden onu verdiği notlardan dolayı duyacağı vicdan azabıyla başbaşa bırakıp daha fazla lafı uzatmadan günün geri kalanına geçmek istiyorum. Karneleri aldıktan sonra gidip biraz ablamda oyalandık. Orada sadece nescafe içtim. Sonra eve gelmek için dolmuşa bindim ve o sinirimin üstüne bide dolmuşçu benimle takıştı. Ya sabır diyerek eve geldim ve o sinirle önce meyvalı yoğurdumu sonra da kekimi yedim. Eşim gelince de onunla oturup yoğurtlu kepekli makarna ve bezelye yedim. Bir gün sonra tartıldığımda doğal olarak 1 gr bile verememiştim ama bu moralimi bozamadı. Sabah hep beraber mükellef bir kahvaltı ettik. Sonra kızıma söz verdiğimiz Barbie desenli çantayı almak için kemeraltına indik. Güçlükle yürüyebiliyorduk. Bayram öncesi olduğu için bütün İzmir orada gibiydi. Sonra eve gitmeyi canımız istemedi ve Narlıdere girişindeki Akçaabat köftecisine gittik. Neler yediğimi yazmaya utanıyorum. Rejim iyice gitti çünkü. Eve gelince de meyva ve kuruyemiş yedik. Bugün ise şimdiye kadar sadece 1 küçük kepekli tost yedim ama dayanamayıp 1 kaşık da bal attım ağzıma.Tatlı krizim had safhadaydı çünkü. Bugünü atlatırsam bile bayramda neler olacak bilemiyorum şimdiden. Bayramda yazmaya fırsat bulamazsam diye hepinize şimdiden iyi bayramlar diliyorum :-) (bi de özet yazacaktım di mi?)

Perşembe, Ocak 05, 2006

Kalorisi az demeyin Light diye çok yemeyin

Çünkü uzmanlar ısrarla uyarıyor: Light ürünler beslenme alışkanlığını bozabilir, daha çok yemeye sevk edebilir. Zayıflamak için bu tür gıdaları tüketmeye gerek yok. Light gıdalar yerine yediklerinizi bir birim azaltın daha iyi .

Şişmanlamayı engeller ama...
Doç. Dr. Selçuk Can (Florance Nightingale Hastanesi Endokronoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı)
Light ürünler insülin direncini azalttığı için şişmanlamayı engeller. Kalori oranı düşük olduğu için bu ürünleri tüketen insanların şişmanlama oranı daha düşük. Ayrıca birçok light ürünün lif miktarı fazla olduğu için tokluk hissini de artırır. Bunun da şişmanların tedavisinin yanında hem şeker hastalarına hem de yüksek kolesterollülere faydası vardır. Light gıdalar yeme alışkanlığında değişikliğe sebep olsa da kan şekerini, kan kolesterolünü dengeler. İnsanlar günlük beslenme planlarını gözden geçirerek tükettikleri ve kalorisi yüksek gıdaları, light ürünlerle değiştirmeli. Ancak hormonlu maddelerle üretilenlerden uzak durmalı. Etiketleri dikkatle okumalılar.

Gıdaların etiketleri doğru okunmalı
Fatoş Özcan: (Kadıköy Acıbadem Hastanesi Uzman Diyetisyeni)
Light gıdaların kalorileri düşük ama sıfır değil. Ve insanlar light gıdaların kalorisini sıfır zannederek bol bol yiyor, bu arada da normal kalori alıyor. Light gıdalar, içinde posa varsa doyurur, glisemik indeksleri (kan şekerini çabuk yükselten oranları) daha düşüktür. Ancak kalorileri normal ürünlerden çok farklı değildir. Bu konuda etiket okumayı bilmeliyiz. Glisemik indeksi yüksek gıdalar basit şekerler (şeker, marmelat, reçel, beyaz ekmek, çok pişmiş pirinç, patates, muz, üzüm, incir, kavun, havuç gibi gıdalar) açlığı artırır.

Kişinin beslenme alışkanlığını bozar
Doç. Dr. Sibel Karakaya (Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi)
Normal bir gıda, enerjisi yüzde 25 oranında azaltılırsa light oluyor. Yani bu 4 birim gıda yerine 3 birim tüketmek anlamına geliyor. 'Şişmanlatmıyor' diye de en çok ilgiyi bisküvi görüyor. Light ürün tüketilmesinin sağlık açısından çok fazla bir sakıncası yok. Ancak beslenme alışkanlıklarının bozulması durumunda olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir. Light gıdaların insülin direncini azalttığı için yeme isteğini daha fazla artırdığı yolunda iddialar var. Ancak bu ciddi bir iddia. Çünkü kişide bir beslenme bozukluğu ortaya çıkarabilir. Ayrıca light gıdaların kilo aldırmadığı konusu ne kadar yenildiğiyle ilgili. 'Nasıl olsa şişmanlatmıyor' düşüncesi obur yapabilir.

Çarşamba, Ocak 04, 2006

BUGÜN BUNLARI YEDİM...


Hepinize Merhaba!
Bu gün yazımı biraz geç yazıyorum çünkü evde değildim.Şimdi geldim ve önce akşam menümü pişirmeye koyuldum sonra da yazımı yazayım dedim.Dünkü menümü bir iki ufak değişiklikle uyguladım ve 500 gr. vermişim.Arada bir elma yiyince akşam menüsünden pilavı çıkardım ve onun yerine çoban salatayı ekledim.Üstüne de light kola içtim.
Bugünkü menüm ise şöyleydi:
Sabah:
40 gr.Yağsız beyaz peynir
2 dilim kepekli tost ekmeği (bunları tost yapıp yedim)
½ domates
½ salatalık
3 adet siyah zeytin (20gr.)

Ara:
Az sütlü nescafe
Bol bol çay
Bol bol su

Öğlen:
10 adet yaprak sarması (ablam yapmış dayanamadım.Ağzım deyince de 10 taneyi birden götürmüşüm.
Şekersiz Türk kahvesi

Ara:
Light kola
Tylol hot

Akşam:
1 porsiyon kabak sarması
1 porsiyon domatesli ve kepekli makarna (tatlıcadı’nın tarifinden)
50 gr.light yoğurt
bakalım yarına kilomda herhangi bir değişiklik olacak mı?
Bugün en az yarım saat yürüdüm bir de...

Salı, Ocak 03, 2006

BU DA BENİM BUGÜNKÜ MENÜM


Merhaba, Ben de sizlerden heveslendim.Bütün gün boyunca ne yediğimi ve ne yiyeceğimi yazacağım.Buyrun bakalım:
Sabah:
40 gr. nesfit
150 ml. light süt

400 ml su

toplam=53 form puan

Ara: 400 ml su
Öğlen: 60 gr hindi köfte (hazır Pınar'ın)
1 adet (72 gr.) kepekli light sandviç ekmeği

1/2 domates

1 light kola

400 ml su

toplam=79 form puan
Bunlar şu ana kadar yediklerim.Bir de yemeği düşündüklerim var:
Ara:
400 ml su
çay/kahve şekersiz

vanilyalı form kek

toplam=17 form puan
Akşam:
400 ml su
fırında çipura 1 porsiyon
2 yemek kaşığı pirinç pilavı (bunun yerine salata da yiyebilirim henüz karar vermedim)

toplam=193 form puan
Bu da günlük 342 puanımı tam olarak dolduruyor.
Ben hergün değişik bir menü uyguluyorum.
Hangisi daha hızlı sonuç verirse onu sürdüreceğim.
Akşamları ailemle birlikte yiyorum.Kendime ayrı bir yemek pişirmiyorum.Onlarınkini de hafif pişiriyorum olup bitiyor:-)